18 Kasım 2012 Pazar

Vicdan...

 
''Aydınlanma yolunda ilerlerken, ilişkileriniz çoğu zaman dramatik şekilde değişir. İlişkileriniz artık duygusal bağımlılığa dayanmaz. Artık insanları duygusal olarak manipule etmeye çalışmazsınız ve başkalarının sizi manipule etmesine de izin vermezsiniz. Alt boyutsal realitenin duygusal kordonunu keser, itme-çekme dansına son verirsiniz. Dualitenin oyunları böylece bozulur ve ilişkiler değiştiğinde her şey değişir...''
(Bir kanal mesajından alıntı)

''Relationships'' yani ''ilişkiler'', Birlik Bilinci ve başka pekçok spiritüel felsefenin en önemli ayağıdır. Burada bahis konusu olan yalnızca ikili ilişkiler değildir, her şeye ve herkese dair ilişkiler bütünüdür. Zira; insan doğduğu andan ölene kadar bu ilişkiler bütününün içindedir. Bilincin yerleştiği zamandan başlayarak devreye giren seçimler, hayatın sona erdiği zamana kadar kesintisiz sürer. Her seçim bir ilişki biçimini de tanımlar aslında, sebepleri ve sonuçları itibarıyle OLanları tarif eden ve dahî OLacakları belirleyen ana unsurdur. Sözgelimi; bir parkta dolaşırken orta yerde kırılmış bir cam şişe gördüğünüzü varsayalım. Sizden sonra oradan geçecek olan insan ya da hayvanlara zarar verme ihtimâlini düşünerek kırık cam parçalarını dikkatle toplayıp az ilerideki çöp kutusuna atmak da bir seçimdir, ''bana ne be, elâlemin yediği haltı ben mi temizleyeceğim, bana mı dert yani, boşveeer, çöpçüler süpürsün işte, işleri ne?!..'' deyip görmezden gelmek de. Her iki seçimin de karmik sonuçları vardır ve bunlar muhakkak yaşanacaktır. Söylenen her yalan, atılan her iftira, kasıtlı kötülük içeren her davranış, maddî ya da manevî her nevî hırsızlık bir ''karma döngüsü'' oluşturur, yağmur sonraları yollara çıkan salyangozları ayak altında ezilmesinler diye alıp bir kenara koymak yâhût önünüzden yürürken farkında olmadan cüzdanını düşüren kişiye yetişip ona ait olanı iade etmek de öyle... Karma durumlar karşısında yapılacak seçimlere bağlıdır, seçimler de karmik sonuçlara elbette. Bu mantıktan hareketle; değerli hocamız Akif Manaf derslerinde ''mütemadiyen şikayet etmeyin ve bunu yapan insanlardan uzak durun'' der, ''aydınlanma yolunda yürüyen kişi şikayet etmek yerine, şikayetine sebep oluşturan nedenleri ortadan kaldırmaya çalışır, sorunun değil, çözümün bir parçası OLmayı seçer, gücü nisbetinde elinden geleni yapar ve sonra gerisini ilahî akışa bırakır, hiç birşey yapmadan habire şikayet etmek, dış etkenleri suçlamak, eleştirmek ve yakınmak alt tekâmül seviyelerinin işidir, ortak bilinci aşağı çeker,  karma yükü oluşturur...'' Şiddet, yalan, çalmak, aldatmak, öldürmek ve bütün bunlara göz yummak da birer seçimdir ve elbette ağır karmik sonuçları olacaktır. ''Bulut Atlası''nı izleyenler bu evrensel sistemi çok daha iyi anlayabilecektir diye düşünüyorum. Hayatımızın akışı ilişkilerimize ve bunlar içindeki seçimlerimize bağlıdır ve bu seçimleri bizden başka hiçkimse yapmaz, yapamaz, bizzat biz yaparız. Bu nedenle; dünya gezegeninin ve içinde tekâmül ettiğimiz bu boyutun en yüksek mahkeme sistemi öyle dışımızda bir yerde, bizden ayrı ve yüksek bir makam falan değildir, yaradılıştan varlığımızda mevcuttur zaten, adını da herkes bilir: ''VİCDAN''... Kullanılırsa çalışır, işler, yol gösterir ve işe yarar, kullanılmadığındaysa  zamanla dumura uğrar, işlevini yitirir, bozulur, körelir. O sebepten; herkesin geleceğini çizen, akıbetini belirleyen kalem aslında İlâhî OLan tarafından gene herkesin kendi eline verilmiştir, başkasının değil. Kendi çizdiğini beğenmiyorsan bu sadece senin sorunundur, seçimlerin senindir, sonuçları da tamamen öyle. İşte ''Karma Yasası'' deyip durduğumuz o şey de basitçe budur, en ufağından en büyüğüne, en mükemmelinden en berbatına kadar her eylemin bir karma karşılığı mevcuttur. Seçersin, yaparsın ve sonuçlarını yaşarsın, sadece ektiğini biçersin, ekmediğini değil. İlâhî sistem içinde öyle tatsız şakalara, tuhaf sürprizlere yer yoktur zira, her şey gayet net ve basittir aslında...

Anlatabildiğimi umarım ve artık ''karmalarınız gıcır gıcır OLsun inşallah, herkese hayırlı Pazarlar'' der kaçarım:)

Hiç yorum yok: