25 Haziran 2013 Salı

Hatırlıyoruz...



Sekiz sene evvel kanseriyle elele tutuşarak buralardan gitmeyi seçen sevgili Kâzım, hep ışıklarda yürü güzel kardeşim...

18 Haziran 2013 Salı

GEZİ'den dönen düşünceler ve...


Aklımızı ''GEZİ''ye (!) göndermiştik mâlûm, bu sebepten yazılar şu sıralar en popüler ''mikro-blog'' olan Twitter'a kaymıştı, makro-blog ikinci plânda kaldı, doğrudur. Gezi olaylarıyla alâkalı fikirlerimi Twitter hesabımda süreç boyunca mütemadiyen paylaşmış olduğumdan burada yinelemiyorum çünkü artık hakikaten yoruldum ve sıkıldım! Sadece benim fikirlerime çok yakın duran iki yazıyı paylaşmakla yetineceğim. İlki budur, ikincisi de bu. Yeterince açık olduğu kanâatindeyim...

Yukarıda gördüğünüz küçük ve mütevazı bir semt parkı, Hindistan'ın başkenti Delhi'de, Nizamuddin East bölgesinde bulunan, tertemiz, sakin, sessiz ve yemyeşil bir park. Ona denk geldiğimizde hava kararmak üzereydi, çimler ve rengârenk çiçekler henüz sulanmıştı, kocaman ve çok kalabalık bir başkentin göbeğinde sessiz, sakin, yeşil, kuş cıvıltılarıyla dolu bir vaha gibiydi. Hemen ayakkabılarımızı çıkardık ve ıslak, serin çimlerin üzerinde akşam yogası yaptık. Gezi Parkı'ndan başlayarak memleketin geneline yayılan olaylar müddetince hep Hindistan'daki bu küçük parkı düşündüm, sessizliğini, güzelliğini, içindeki insanların sükûnet ve huzurunu, orada yoga yaparken hissettiklerimi... Belki de bir nevî yara bandı oldu bu uzak ve ufak parkın hayâli çalkalanırken düşüp yaralanan düşüncelerime, belki de oraya sakladım yorulan fikirlerimi, bu parkın bir köşesindeki adını bilmediğim bir ağacın dibine, bilemiyorum. Gerisi bende kalsın...  
 
Ve; bütün ülkeyi huzursuz eden, dalgalandıran olaylar sürerken akıllara sık sık gelen ve köşe yazılarında yer eden isim oldu tabii Mahatma Gandhi, bir evvelki yazımda da anlatmıştım zaten. Yukarıda gördüğünüz, Delhi'deki son günlerini geçirdiği Birla House içinde yer alan çok mütevazı yatak odası, alçak ayaklı tek kişilik ahşap karyola ve üzerinde gayet sade beyaz dokuma çarşaflı ince bir yatak, bir de basit yastık, hepsi bu... Başka en ufak bir süs, şatafat, zımbırtı yok, öyle halılar, perdeler, örtüler, aynalar falan, yok. Hepsi bu. Olaylar müddetince çok sık aklıma getirdiğim ve uzun uzun yazdıklarını okuduğum Gandhi'nin Delhi'deki mekânında epey uzun bir çekim yapmıştım. Lâkin; görevlilerin kameramı kapatmamı rica ettikleri bölümde kapattığımı zannederek meğer açık bırakmışım ve kayıt devam etmiş. Tamamen sehven gerçekleşen bir gizli kamera olayı yani! Kayıttan o bölümleri çıkarmadım çünkü fonda bazı açıklamalar var ve bu haliyle daha doğal. Şimdi bütün dünyaya ''pasif direniş''in ve ''sıfır şiddet eylem''in nasıl yapılacağını göstermiş olan bu ruhanî liderin ayak izlerini takip ederek Gandhi Smriti'deki turumuzu tamamlayalım. Buradan buyrun lûtfen... Gitmiş, gezmiş kadar OLun:)

6 Haziran 2013 Perşembe

Hayatım mesajımdır...


Yeni Delhi'de bulunan Gandhi Smriti/Birla House, Hindistan'ın ve dünyanın unutulmaz liderlerinden Mohandas Karamchand Gandhi'nin hayatının son günlerini geçirdiği ve suikaste uğrayarak sonsuzluğa uçtuğu yer. Burada dünyanın en başarılı interaktif müzelerinden biri var aynı zamanda, gerçek bir tasarım harikası sayılan bu müzenin bir galerisinde karşımıza Gandhi ve her ikisi de henüz 13 yaşındayken evlendiği eşi Kasturba Makhanji çıktı. Ellerimizi göğsümüz üzerinde birleştirerek ''namaste'' dedik ve selâmladık onları...

Hayatını dünya barışına, insanlığın refahına ve şiddetsizliğe adamış bu büyük insanın 78 yaşında, silahlı bir saldırı sonucu ölmüş olmasına insan inanamıyor hakikaten! O'nun kaldığı evden son kez çıkıp, torunlarının koluna girmiş şekilde yürüyerek katettiği yolda, adımlarını takip ederek yürümek ve saldırıya uğrayarak öldüğü yere ulaşmak... Benim için unutulmaz bir deneyimdi, Hindistan seyahâtimin en önemli ve etkileyici ziyaretlerinden biriydi. Bu mekândaki enerji halen Gandhi'nin karakteri gibi; sakin, huzur dolu ve çok derin. Hayatının son bulduğu bu yerde hâlâ dolaşıyor sanki, olan-biteni çoktan affetmiş şekilde ve gülümseyerek...

Çok fazla özlü sözü var ama, ben en çok bunu seviyorum. Tersini de söylemiş aslında, lâkin tüm dünya bu şekliyle bilir: ''Hayatım mesajımdır... (Ve mesajım da hayatımdır.)''
Bu kadar net, sade, açık bir ifadeyle özetlemiş yani. Bilhassa ülkemin içinde çalkalandığı şu günlerde çok sık anıyorum Gandhi'yi, yalnız da değilmişim meğer, benden başka hatırlayanlar da varmış, ne güzel:) Onurlu ve şiddetsiz bir direnişin sembolü olan bu incecik, zayıf adamdan alınacak ne çok ders var, hâlâ... Gandhi Smriti/Birla House videoları YouTube'a yüklenmekte, tamamlanınca ekleyeceğim. Ondan önce, benim basamağa ayağımın takılışıyla sarsıntılı bir şekilde ara verilen ''Hümayûn Türbesi''nin 2. bölümünü  tamamlayalım derim. Tamamen şiddetsiz bir sivil mücadele nasıl olurmuş, öğrenmek için buraya da bakabilirsiniz. Selâm OLsun bu örnek insana, yeniden ve daima...

(Gandhi'nin son kez yürüdüğü yoldan öldürüldüğü yere doğru, buradan lûtfen, buyrun...)