18 Haziran 2013 Salı

GEZİ'den dönen düşünceler ve...


Aklımızı ''GEZİ''ye (!) göndermiştik mâlûm, bu sebepten yazılar şu sıralar en popüler ''mikro-blog'' olan Twitter'a kaymıştı, makro-blog ikinci plânda kaldı, doğrudur. Gezi olaylarıyla alâkalı fikirlerimi Twitter hesabımda süreç boyunca mütemadiyen paylaşmış olduğumdan burada yinelemiyorum çünkü artık hakikaten yoruldum ve sıkıldım! Sadece benim fikirlerime çok yakın duran iki yazıyı paylaşmakla yetineceğim. İlki budur, ikincisi de bu. Yeterince açık olduğu kanâatindeyim...

Yukarıda gördüğünüz küçük ve mütevazı bir semt parkı, Hindistan'ın başkenti Delhi'de, Nizamuddin East bölgesinde bulunan, tertemiz, sakin, sessiz ve yemyeşil bir park. Ona denk geldiğimizde hava kararmak üzereydi, çimler ve rengârenk çiçekler henüz sulanmıştı, kocaman ve çok kalabalık bir başkentin göbeğinde sessiz, sakin, yeşil, kuş cıvıltılarıyla dolu bir vaha gibiydi. Hemen ayakkabılarımızı çıkardık ve ıslak, serin çimlerin üzerinde akşam yogası yaptık. Gezi Parkı'ndan başlayarak memleketin geneline yayılan olaylar müddetince hep Hindistan'daki bu küçük parkı düşündüm, sessizliğini, güzelliğini, içindeki insanların sükûnet ve huzurunu, orada yoga yaparken hissettiklerimi... Belki de bir nevî yara bandı oldu bu uzak ve ufak parkın hayâli çalkalanırken düşüp yaralanan düşüncelerime, belki de oraya sakladım yorulan fikirlerimi, bu parkın bir köşesindeki adını bilmediğim bir ağacın dibine, bilemiyorum. Gerisi bende kalsın...  
 
Ve; bütün ülkeyi huzursuz eden, dalgalandıran olaylar sürerken akıllara sık sık gelen ve köşe yazılarında yer eden isim oldu tabii Mahatma Gandhi, bir evvelki yazımda da anlatmıştım zaten. Yukarıda gördüğünüz, Delhi'deki son günlerini geçirdiği Birla House içinde yer alan çok mütevazı yatak odası, alçak ayaklı tek kişilik ahşap karyola ve üzerinde gayet sade beyaz dokuma çarşaflı ince bir yatak, bir de basit yastık, hepsi bu... Başka en ufak bir süs, şatafat, zımbırtı yok, öyle halılar, perdeler, örtüler, aynalar falan, yok. Hepsi bu. Olaylar müddetince çok sık aklıma getirdiğim ve uzun uzun yazdıklarını okuduğum Gandhi'nin Delhi'deki mekânında epey uzun bir çekim yapmıştım. Lâkin; görevlilerin kameramı kapatmamı rica ettikleri bölümde kapattığımı zannederek meğer açık bırakmışım ve kayıt devam etmiş. Tamamen sehven gerçekleşen bir gizli kamera olayı yani! Kayıttan o bölümleri çıkarmadım çünkü fonda bazı açıklamalar var ve bu haliyle daha doğal. Şimdi bütün dünyaya ''pasif direniş''in ve ''sıfır şiddet eylem''in nasıl yapılacağını göstermiş olan bu ruhanî liderin ayak izlerini takip ederek Gandhi Smriti'deki turumuzu tamamlayalım. Buradan buyrun lûtfen... Gitmiş, gezmiş kadar OLun:)

Hiç yorum yok: