2 Kasım 2009 Pazartesi

İşte bu!..

Bu aslında bir film sayılmaz, yani klasik anlamda bir film izlemek üzere ''This Is It''e gidecek olanlar beklediklerini bulamayacak, bunu baştan söyleyeyim. Bu çalışmaya daha ziyade ''prova görüntülerinden oluşturulmuş bir kolaj'' denebilir. İçinde pek az konuşma olduğunu, filme müzik ve dansın hükmettiğini de belirtmek gerekir. Artık ''ölü bir pop kralı'' olan Michael Jackson'un yaradılıştan yetenekli ve son derece titiz, hiçbir ayrıntıyı kaçırmayan, atlamayan bir sanatçı olduğunu anlamak için bu filme gitmek gerekmiyor tabii ama hâlâ bundan kuşkusu olanlar varsa izlemeleri yerinde olur derim...


Evvelâ; son derece zayıf görünüyor, evet ama zaten hiçbir zaman tombul biri olmadığı düşünülürse bu insana çok da şaşırtıcı gelmiyor doğrusu, çünkü sağlıksız ve tükenmiş bir görüntüsü yok. Sadece biraz tuhaf denebilir, bu da estetik ameliyatların sonucu zaten. Siyah camlı gözlükleri neredeyse hep gözünde, kısa paçalı, payetli, dar pantalonlar ve parlak renkli, uçuşan gömlekler giyiyor, yalnızca birkaç provada eşofmanla görülüyor. Saçları hep aynı, dalgalı, arkadan bağlanmış ve perçemleri yüzüne düşüyor. Beni alâkadar eden görüntüsü değil zaten, daha bu büyük konser dizisinin provaları tamamlanmadan ansızın ölecek ve dünyayı yerinden sıçratacak bu adamın hemen hemen hiç değişmeyen yumuşak, sakin ve hayli çekingen ses tonu, son derece mütevazı tavrı... Baştan sona herşeyi kontrol ediyor, herşeye o hükmediyor ama bunu o kadar kibarca ve dayatmadan yapıyor ki, ''bu adam kimseye bilerek zarar vermiş olamaz, kendisi hariç'' dedirtiyor izleyene. En sık kullandığı cümleler ''I love you'' ve ''God bless you''. Kimseye bağırmıyor, kimseye ''ben kralım ulen!'' kaprisi yapmıyor, kimseyi incitmiyor, kafasındakini hayata geçirmek için o yaşta manyak gibi uğraşıyor, olmuyorsa baştan alıyor, sinirlenmiyor, tepinmiyor, adam gibi işini yapıyor. İstediğini yakalayana kadar kan-ter içinde çalışıyor. Bunu muhteşem ve göz kamaştıran bir enerji ile yaptığını görmek insanı onun kısa süre sonra pat diye öldüğü gerçeğinden uzaklaştırıyor, bu size acaip bir şaka gibi geliyor...


Özellikle dünyanın akıbeti ile ilgili sözlerinin yer aldığı kısım çok etkileyici, o yumuşacık ve hafif sesi ile diyor ki ''insanın üzerinde yaşadığı dünyaya verdiği zararlar gerçekten çok sinirimi bozuyor, bazı şarkılarımı sırf bunun için yazdım, insanlar uyansın istiyorum, artık fazla zamanımız kalmadı, verdiğimiz zararları düzeltmek için dört yılımız var, bunu başarmak, elimizden geleni yapmak zorundayız''... İşaret ettiği tarih Antik Maya takvimine göre ''zamanın sonu'' olarak nitelenen 2012 yılı, bunları söylerken üzerinde ''ben göremeyeceğim ama?..'' hali hiç yok, her zamanki MJ işte. Bedeninin her kısmına söz geçirerek harika dans ediyor, şarkılarını orkestra eşliğinde canlı söylüyor, çalışmanın her adımında aktif olarak varoluyor, bol bol gülümsüyor ve durmadan lolipop yiyor:)


Sırf ''show business/gösteri sanatı'' denen hikâyenin ne menem birşey olduğunu ve sağlam bir ekip çalışması ile neler yapılabileceğini görmek için bile gidilir ''This Is It''e, çünkü ekibinden bir sanatçının da ifade ettiği gibi ''onunla çalışmak sınırları zorlamak anlamına geliyor ve dünyada pek az insan bu olağandışı şansa sahip olabiliyor''... ''Du...'' demek gerekiyor artık tabii, çünkü o kadar masraf, emek ve heyecan Jackson'un anî ölümüyle adetâ sırtından bıçaklanmış oluyor, geriye yalnızca ''This Is It''i oluşturan prova görüntüleri kalıyor. İyi ki kalıyor, bunları izlemek insanın varlığına çok şey katıyor. ''Sanatçı'' dendiğinde ne anlamamız gerektiği üzerine de bir kez daha düşündürüyor. Sözün özü; bazıları ışığıyla gelip, o ışığı daha da parlatarak gidiyor...


Ek ve de dip: Tanıdığım en sadık Michael Jackson hayranlarından biri olan değerli dostum Turhan Günay'ın kişisel web sayfası bu filmden sonra sanki daha bir lezzetleniyor, bana defalarca ve yeniden ''eline sağlık be Turhan'' dedirtiyor. Meraklısı için; oraya işte buradan gidiliyor...

Hiç yorum yok: