29 Ekim 2009 Perşembe

Eski-püskü...

''Omnia vincit amor''... Vergilius kullanmış bu sözü, aslında şöyle demiş tam olarak:
''Omnia vincit amor; et nos cedamus amori" yani "Aşk herşeyi fetheder (üstesinden gelir), biz de aşka teslim olalım" gibilerinden... Yukarıda gördüğünüz meleğin, yani Eros'un yüzündeki hınzır gülümseme Vergilius'un meşhur sözüne bir cevap mıdır, buradaki ''aşk'' nitelemesinin içine neler girmektedir, neler dışında kalmaktadır, bunu ayrıca düşünmek lâzım. Beni ilgilendiren tarafı, şu Lâtince denen lisanın iç müziğini, dilden akışını oldum-olası çok sevmemdir, bana göre Lâtince gayet yakışıklı bir dildir. Kişisel tarihimde bir ara öğrenmeyi ciddî ciddî kafama koyduğum ama sahaftan alınmış ''Lingua Latina'' adlı tuğla ebadındaki kitapla geçirdiğim birkaç uzun geceden sonra bu fikrimden çarkettiğim bir dil olduğunu da belirtsem iyi olur. Ne ki; bu eski kitap halen kütüphanemin mutena bir yerinde öylece durur...

Şimdi de ''in vino veritas'' diyeceğim... Vikipedi'nin açıklamasına göre konu şudur: ''In vino veritas, (şarapta gerçek vardır) anlamına gelen, zaman zaman (şarapta gerçek gizlidir) olarak da çevrilmiş olan Lâtince deyiş. Şarap içenin dili çözülür, şarap içen kişi sakladığı gerçekleri rahatlıkla anlatabilir anlamında kullanılırdı...'' E bu da gayet tehlikeli bir vaziyet tabii, saklayacak şeyi fazla olanlar için sevimsiz ve uygunsuz. Bu durumda, onların şaraptan uzak durup, zihinlerini bulandırmak bir tarafa, daha da parlatacak, sırlarını ortaya döktürmeyecek, dillerini çözmekten ziyade daha da sıkılaştıracak, hâttâ mümkünse mühürleyecek içeceklere yönelmeleri tavsiye edilir. Yeri gelmişken; saklayacak çok şeyi olmak amma da rahatsız bir vaziyettir, insanın hep tetikte, hep dikkatli, daima ayık ve uyanık olmasını icap ettirir. Bu gibiler için en uygun içecek herhalde habire tazelenen bol demli çay olsa gerektir:)


Asıl meseleye dönersek; bu deyişe eski şarap imâlathanelerinin kapılarında ya da koca göbekli, ahşap şarap fıçılarının üzerine çakılı metal plâkalarda rastlanabilir, hani ''sigara sağlığa zararlıdır'' mahiyetinde bir tür uyarı gibi algılanabilir ama kuşkusuz bu daha lirik ve daha estetiktir...


Bütün bu eski-püskü Lâtince kelâmlar arasında en sevdiğim ise hiç değişmez, bendeki yeri her zaman ayrıdır, özeldir. Bu yazıyı da onunla bitirmeyi isterim bu yüzden:
''Sic transit gloria mundi/Dünyanın ihtişamı böyle gelip geçici...''


Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun, içinde yaşadığımız şu karmaşık dünyada cumhuriyetle yönetiliyor olmak çok değerli...

Hiç yorum yok: