6 Kasım 2009 Cuma

Burç meselesi...

''... ve Tanrı bir sabah oniki çocuğun önünde durdu ve her birine yaşamın tohumlarını ekti. Çocuklar kendilerine verilen armağanı almak için birer birer öne çıktılar...'' diye hikâyesine başlayan Martin Schulman zodyak sıralamasına göre burçları teker teker anlattıktan sonra sıra geliyor en sonda olan ''Balık'' burcuna. Balık benim burcum, e dolayısı ile burada kendime bir miktar torpil geçiyorum:) Diyor ki Tanrı:



“BALIK!.. Sana hepsinden daha güç bir görev veriyorum. Senden insanların üzüntülerini toplayıp bana geri getirmeni istiyorum. Senin gözyaşların sonunda benim gözyaşlarım olacak. Senin topladığın üzüntüler insanların beni yanlış anlamalarından doğmuş üzüntülerdir, fakat senin onlara vereceğin şefkatle onlar yeniden beni anlamaya çalışacaklardır. Bu güç görev için sana en büyük armağanımı veriyorum. Sen oniki çocuğum arasında beni tek anlayan olacaksın, fakat bu anlayış yalnız senin içindir, sen onu insanlara anlatmak istediğinde onlar seni dinlemeyeceklerdir.” Ve Balık da yerine çekildi...


''Hey güzel Allah'ım, ne diyeyim ki ben şimdi?..'' fikri içinde karmik astroloji uzmanı Martin Schulman amcama teessüflerimi bildiriyorum, yâhû bu nasıl armağan? Öteki burçlara laylaylom, bize gelince... Neyse... Ben gene de mensubu olduğum bu kederli burcu seviyorum:) İlgili yazıyı gönderen sevgili Navanalini'ye de teşekkür ediyorum...

Hiç yorum yok: