5 Ağustos 2012 Pazar

Yuh size be!..

 
Arka arkaya çalan telefonlarla uykumdan uyandım. Balıkesir'in Burhaniye ilçesinden, o yörenin en geniş ve en kalabalık tatil sitesi Or-Jan'dan geliyordu telefonlar. Bir dostumuz karakoldan arıyordu, ayrıca annem de aramıştı, uyku sersemi yatağın kenarında oturakaldım, neler oluyordu, hayrolaydı? Ama gelen haberlerde hayırdan eser yoktu maalesef:( Bu çok geniş ve kalabalık sitenin yönetimi, site dahilinde hayatlarını devam ettirmekte olan ve gönüllüler tarafından beslenen birkaç köpeciği fazla bulmuş, sabaha karşı saatlerde, site yönetimine ait olduğu sanılan bir pikapla gelen altı karanlık adam akılalmaz işkencelerle köpekleri almış, mücadelenin sesleri, hayvanların çığlıkları gökyüzünü tutmuş, bir köpeğin boynu kırılmış, kahrolarak anlattılar bana! Görgü tanıkları var tabii, şu an hukukî işlem başlatmak üzere karakoldalar. Arayan herkesin sinirleri allak-bullak vaziyette, koca koca adamlar, büyüklerim hıçkıra hıçkıra ağlıyor telefonda, orada yaz-kış demeden hayvanları kollayan, besleyen, kendi ceplerinden harcayarak ameliyat ve tedavi ettiren gönüllüler ayrı, millet isyanda artık!..

Ama; asıl rezilce olan şu ki, bu işleri tezgâhlayan Or-Jan Yönetim Kurulu Başkanı Tevfik Baltacı'ya tepkilerini ifade etmek üzere giden bazı duyarlı site sakinleri bu ''Ali kıran-baş kesen'' beyefendi tarafından üzerlerine yürünerek alenen kovulmuşlar, hakarete uğramışlar! Bu şahıs herşeyi kitabına uygun yaptığını, kanunlarla hareket ettiğini söyleyerek, yediği haltı da açıkca ikrar ve itiraf ederek kovmuş huzurundan kendisiyle konuşmaya gidenleri! Şimdi ben buradan soruyorum kendisine; bir: ''Kitap derken? Herhalde kutsal kitaplardan, hele hele bizim kutsal kitabımızdan bahsetmiyorsunuz, değil mi? Umarım öyle değildir, eğer öyleyse yüklendiğiniz bu çok acı karmanın içinden hiç çıkmayacaksınız!..'' İki; ''Hangi kanun  sabaha karşı saatlerde, millet uykudayken, yanlarında beldenin bağlı bulunduğu belediyenin resmî veteriner hekimi olmayan, oradan-buradan üç-beş kuruş karşılığında topladığınız karanlık adamlarla ve akılalmaz zûlümlerle köpekleri bulunduğu yerden alma ve sonra toz etme hakkını veriyor size? Bizim bildiğimiz 5199 sayılı kanun olmasa gerek? Zira o kanuna göre belediyenin resmî veteriner hekimi iştirâki olmadan, bakanlıkca belirtilmiş usûller uygulanmadan (dozu ayarlanmış hususî uyuşturucu ilaçlar ve ehil kullanıcılar gibi...) insanî vicdana sığmayacak şekillerde, hayvanların ölümüne ya da yaralanıp sakat kalmalarına sebep olabilecek her türlü toplama ve itlâf kesinlikle YASAKTIR! Hayvanları toplayıp gerekli rehabilitasyondan (aşı, kısırlaştırma, küpeleme vs.) geçirdikten sonra aldığınız yere bırakmanız da ESASTIR! Kaç hayvan toplandı, hangi belediye veterineri gözetiminde nereye götürüldü, öldülerse cesetleri nerede, sağ iseler şu an neredeler? Bunlara cevap vermek zorundasınız ilgili kanuna göre.  Ben senelerdir bu işlerle uğraşıyorum, sizin uyguladığınızı söylediğiniz gibi bir kanunun varlığından haberim yok? Siz orayı kendinize ve yandaşlarınıza özel kimi kanunlarla mı yönetmektesiniz? Orası Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yer almıyor mu yoksa, ha?!!''   Ve üç: ''Daha evvel bana da, yaptığımız telefon görüşmesinde son derece kaba ve terbiyesizce bir üslûpla bakanıma mı güvendiğimi, bunların size sökmeyeceğini ifade etmiştiniz ve ''bakanın da gelsin, farketmez...'' demiştiniz, sizi kulağıma gelen bazı tatsız meselelerle ilgili olarak  Ankara'dan aramıştım, telefonu sekreterim bağlamıştı üstelik, öyle lank diye direkt aramamıştım sizi yani, teâmüle uygun davranmıştım, hatırlıyor musunuz? Ben o vakit de sizi uygun bir üslûpla ikaz etmiş, ilgili kanunu hatırlatmış, vaziyeti takip edeceğimi belirtmiş ve hâttâ; Or-Jan'ı bir ziyaretimde, ayrılırken antetli kağıda yazılmış bir de not bırakmıştım makamınıza. Artık vakti-zamanı geldiğine göre, sualinizin cevabını şimdi vereyim mi size? Evet; güvendiğim çok kişi var elbette ama hepsinden evvel kendime ve Allah'a güvenirim ben, eğer bana karşı nahoş üslûbunuzu kişisel algılamayı tercih etmeyip, o vakit lüzûmlu yerlere bildirmiş olsaydım (ki; bunu bilerek yapmadım, icraatlarınızı izlemek ve neticeleri görmek için) şimdi siz orada, o koltukta oturamıyor olurdunuz zira açıkca hakaret edip küçümsediğiniz makam benim makamım değildi, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir bakanı ve bakanlık makamı idi, bilmem anlatabildim mi beyefendi?!! Haydi şimdi bana da açın bir dava da, şu eski hesabımızı mahkeme huzurunda görelim hele, bakalım kolay mıymış öyle her önüne gelene, devlete, bakanlığına, amirine-memuruna efelik taslamak?! Yalnız, bu iş öyle sabaha karşı, bağırta bağırta köpek itlâf ettirmeye benzemez pek, onu da belirteyim bu arada! (Siz bana telefonda sanki ''emminizin kızıymışım'' gibi ''sen'' şeklinde hitap etmeyi seçmiştiniz ama, bakın ben hâlâ ''siz'' diyebiliyorum, bu da ne tuhaf ayrıca, değil mi ya?:)

Gücünüz giderek kirlenen, girilmez olan denizinize, boşaltılan zararlı atıklara, millet faydalansın diye gene o milletten alınan aidatlarla yapılan bankları, şezlongları, vs.yi kırıp-döken, oraya kafa dinlemeye gelmiş çoğu yaşlı, emekli insanları gürültü, küfür ve türlü edepsizlikle canından bezdiren, zıkkımlandıkları şişeleri kırarak, oraya-buraya işeyip sahili davar ahırına çevirerek etrafına zarar veren, cümlesinin başına ya da sonuna ''AMK!'' eklemediğinde kendini ifade edemeyeceğine inandırılmış kızlı-erkekli o çok bildik ''ahlâksız kayıp kuşak ergenleri''ne, sarhoşlara, vandallara değil, siz gelip oralara yayılmadan, ''dağdan gelip bağdakini kovmaya başlamadan'' evvelden beridir o topraklarda yaşayan, doğal ortamında hayatına devam eden ve bu mânada aslında oraların asıl sakini sayılan böyle sahipsiz, aciz, zavallı üç-beş köpeğe, oy hakkı olmayan hayvancağızlara yeter sizin ancak!.. Biz başı secdeden kalkmadığı, dilinden Allah-Muhammed düşmediği halde, zararsız, gariban kirpileri torbalara koyup çöpe atan ne hacılar-hocalar biliyoruz o Or-Jan'da! Sonra da ''Ramazan-ı Şerîf'iniz mübarek olsun ey ahalî'' muhabbeti ha, hadi oradan, fikrinizle zikriniz uymuyor bir kere, ''mübarek'' demek dilinize yakışmıyor, yuh size be! Kim kimi kandıracağını zannediyor böyle?! Baykuşlar zaten yokoldu, kurbağalar çoktan gitti, kirpiler de çekiliyor ortalıktan, aman kuşları, karıncaları, kelebekleri, süleymancıkları ve geri kalan her türlü hayvanatı da itina ile yok edin ki, tam temizlik olsun, sonra göğsünüzü gere gere ''vay be, doğal ortamda ne de güzel  yaşıyoruz, tabiatın kucağında  mis gibi tatil yapıyoruz'' diyebilesiniz, e mi?!! '' 

Ve aylardan Ramazan, gene bir rahmet ve merhamet ayı, muhtaçlara yardım etme, nefsine hakim olma, bir kez daha durup düşünme zamanı, değil mi? Tuttuğunuz oruçları, kıldığınız namazları, yaptığınız hayırları Allah kabûl etsin ve karşılığını size fazlasıyla versin! Ve öyledir! Amiiiin...

(Yarın bahsettiğim hadiseden dolayı görgü tanıkları ve duyarlı şahıslar Cumhuriyet Savcılığı'na giderek ''5199 sayılı kanuna muhalefet''den suç duyurusunda bulunacaklar. Sonuna kadar yanlarındayım elbette, her zaman ve her şekilde! Zira bildik kelâmdır efendim, ne demişler vaktiyle; ''Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste!..'' Ve Or-Jan sakinleri; siz de bir dahaki sefere ortalama bir kasaba ölçeğindeki sitenizi yönetmek için seçeceğiniz kişilerin siyasî duruşu, güvenilirliği, dürüstlüğü, kariyeri, kimliği vs.sini bıraktık bir tarafa, evvelâ insanî şartlarda iletişime açık, karşısındaki hanım ve erkeklerle temel ahlâk/saygı düzeyinde konuşabilme/yazışabilme ve oylarınızla getirilip oturtulduğu makamı edeple temsil edebilme  kaabiliyetini haiz olmasına da dikkat ediverin bir zahmet, olmaz mı?! Sonra fısır fısır aranızda konuşup mütemadiyen şikayet etmek bir işe yaramıyor zira, dünya aidat ödüyorsunuz oraya, seçerken düşünün-taşının azıcık, sonra mazallah evlerinizi su parasına satıp, teker teker orayı terketmek zorunda kalacaksınız, boru değil yani!.. )
Ben içinde bu şekilde ''makam-mevkî'' lâfı geçen, tarafıma gönderilmiş ve şu an savcılık takibinde olan imzasız tehdit mektubunu bile kimseden saklamadan, değiştirmeden aynen sayfamda yayınladım, herkes görüp okusun diye! Yazdığım her yazının ve kullandığım her ifadenin de sonuna kadar arkasındayım, hukukî mesuliyeti bana aittir, adım-sanım, kimliğim, adresim belli, öyle yazıp-çizip, ortaya sallayıp-tehdit edip sonra asıl kimliğini gizleyerek saklanacak kadar şerefsiz, yüreksiz ve ödlek değilim, çok şükür hiç olmadım, işte apaçık buradayım! Bugüne kadar ne yazmışsam altında açık imzam vardır benim, bundan sonra da olacaktır! ''Papazdan korkan bağına girmez'' demişler, evvel Allah, sonra biz, hodri meydan, haydi bakalım!..

6 yorum:

Adsız dedi ki...

ağzınıza sağlık... cezalarını bulacaklar!

Handan Demiralp dedi ki...

İnsnî adaletten kaçılsa bile, ilahî adalet enselerinde, artık orası Mevlâ'ya kalmıştır, dilediği yerden ve dilediği şekilde çıkarır bu acı karmayı! Ve öyledir. Çok sevgimle, teşekkürle...

Güray TEKİN dedi ki...

Sayın Handan DEMİRALP,
Kaya KETEN Beyin editörü olduğu Or-Jan Tatil Sitesinin internet sitesinin ''Sizlerden Gelenler''bölümünde bulunan görüş ve önerilerimi okumanızı tavsiye ederim.Bu konuları yönetimle şahsen görüşmeme ve son olağan genel kurul tutanağına önemli olan 4 önerimi geçirtmeme rağmen yönetim ne benim ne de benzer konularda önerilerde bulunan bir çok üyenin görüşlerini tartışmamakta,olağanüstü genel kurul toplantılarının gündemine almamakta ve kendi görüşlerini her zaman makbul kabul etmektedir.Güray TEKİN

Handan Demiralp dedi ki...

Sn.Tekin, bana size ulaşabileceğim bir tel. numarasını tirmikizi@gmail.com adresine göndermenizi rica edeceğim. Bu konu mühim ve lûtfen sizinle özelden görüşelim. Teşekkür ve selâmlar...

Halil ORAL dedi ki...

Sayın Handan hanım..Ağzınıza ve yüreğinize sağlık..Sizin Başkan dediğiniz ve bu siteye yakışmayan bir edeple ve de saygısızlıkla hala o koltukta fütursuzca oturan kişiyi rahat bırakmaya ne dersiniz!!!:)) çünkü o kişi artık şizofren hareketler içerisinde ve de ne yaptığını bilmeyen bir acizlik içerisindedir..bu işin peşini bırakmamak esas olmak üzere ona verilecek en büyük ders bu mübarek ramazan ayında bile rahatça gitmiş olduğu 414 ve de dolaştığı or-jan sokaklarında herkesin ona bir kez bakması(!!!) olacaktır sanırım.saygılarımla

Handan Demiralp dedi ki...

Or-Jan'ı merhum babam çok severdi, ben orayı onun bizlere emaneti olarak görür ve orada olmayı hep çok severdim, son birkaç sene hariç:( Bu kadar kaba, bu kadar hoyrat, bu kadar tekâmül seviyesi altlarda şahısların orada dilediğince at koşturması ve giderek azalan huzur artık ayaklarımı geri geri götürüyor ve doğrusu gelmek, kalmak istemiyorum. Değişimin yukarı doğru olanı iyidir, geriye doğru olanı değil. Bilhassa eski Or-Jan'lılar sitelerine sahip çıkmalı ve yönetimde söz sahibi olmalı. Tecrübe ettiğim müessif hadiseler bunu açıkça gösteriyor ve çok üzülüyorum:( Babam iyi ki görmedi bu halleri diyorum. Çok sevgi ve selâmlarla, teşekkürle...