10 Ağustos 2012 Cuma

Cuma raporu...

 
Geçtiğimiz Pazar gününden bu yana, kaç kişiyle telefon görüşmesi yaptığımı, bana kaç telefon geldiğini, kaç e-posta yazdığımı ve cevapladığımı hatırlayamıyorum artık! Or-Jan'da yaşanan müessif hadise ile alâkalı iletişim trafiği o kadar hızlı ki, hassasiyet göstererek bana ulaşan ve gördüklerini-bildiklerini-duyduklarını anlatan herkese müteşekkîrim diyebiliyorum ancak... Belediye yetkilileri ile yaptığım görüşmelerden çıkan netice ise açıkca şu: ''Birileri alenen yalan söylüyor ama bunu niçin ve ne adına yaptıklarının bile farkında olduklarını sanmıyorum!..'' Bu ''birilerinin'' (!)  fena halde korktuğu ve bu korkuyu dışarıya hiç de dürüst olmayan ifade ve taktiklerle yansıttığı ortada, havada uçuşan hakaretler, gizli ya da açık saldırılar, kifayetsiz savunmalar, fokur fokur kaynayan dedikodu kazanları falan hep bunun ifadesi zaten, muazzam çelişkilere ve yalan ifadelere şahit olmaktayım, hayretler içindeyim???!!! Bunun ne kadar açık olduğunu anlattığımda herkes görüp anlayacak zaten. Zira; yaptığım görüşmelerin ayrıntılarını bütün çıplaklığı ile bilâhare yazacak ve duyuracağım, bu sabah beni hadiseye en yakından şahit olan hanım aradı ve anlattı. Onu da dinledim. Ayrıca sitenin yönetim kurulu başkanı da yazdığım e-postaya cevap verme nezaketini gösterdi! Hepsini açıklayacağım daha sonra... Bildiğim odur ki; ''sakladığı birşeyi olmayanın korkacak birşeyi de yoktur!..'' Buradaki mesele, ''birileri'' öyle isteyip buyurduğu için site görevlileri tarafından sabaha karşı tekme-tokat, sürüklenerek, çığlık çığlığa dövülerek canından edilen ve leşi alınıp bir tenhaya atılan (gömme zahmetine katlandıklarını sanmam, eğer öyle ise de çevreci anlayışlarından dolayı sağlam bir tebriki hakeder zaten bu arslan parçaları, hepsinin çoluğu-çocuğu vardır ya bunların, zoru görünce hemen ağlamaya başlayıp ''biz emir kuluyuz vallahi de billahi de, bizim de çoluk-çocuğumuz var, ühü, ühü:('' diye acındırmak tek ezberleridir, o çoluk-çocuğa yedirdikleri ekmeğe haksızlık, zûlüm ve eziyet bulaşıp-bulaşmaması hiç mühim değildir ama onlar için, mâlûm! O garip atıldığı yerde çürüdükce, bunların da vicdanının, insanlığının çürümekte, kurtlanmakta, kokuşmakta OLduğunu anlayacak izandan o kadar yoksundur ki bu acizler, cidden acınacak durumdadırlar aslında, o yüzden; haydi şimdi koro halinde acıyalım bu emir kulu, görünüşte dinli-imanlı, temiz, dürüst ve saf halk çocuklarına! Kötülüğün hizmetkârı olduklarını farkedene kadar mütemadiyen acıyalım bu zavallılara...) kimsesiz bir sokak köpeği değildir artık, bunu fersah fersah aşmıştır! Şimdilik;  bu konuya dolaylı olarak müdahil olanlardan birinin, değerli Güray Tekin'in şu ifadesi ile bu özet raporu tamamlamak isterim:

DEĞERLİ ARKADAŞLAR,BU DÜNYADA HAYVANLARLA BİRLİKTE YAŞAMAK ZORUNDA OLDUĞUMUZU, HAYVANLARA ''HAYVAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ''GEREĞİ EN AZ KENDİ ÇOCUKLARIMIZ GİBİ ŞEFKATLİ DAVRANMAMIZ GEREKTİĞİNİ,İNSANLARIN İNSANLIK DIŞI DAVRANIŞLARINI ''
HAYVAN''LARA BENZETMEMEMİZ GEREKTİĞİNİ UNUTMAYALIM. İNSANLARIN ''KÖTÜ DAVRANIŞLARINI'',''HAYVAN ...VB.''YERİNE ''ŞEYTAN VEYA YARATIK'A'' (TABİRLERİNİ KULLANARAK) BENZETELİM.ÇÜNKÜ İNSANLIĞIN EN BÜYÜK DÜŞMANI ''ŞEYTAN''DIR VE İNSANLIĞI İNSANLIK DIŞI DAVRANIŞLARA ''ŞEYTAN'' YÖNELTMEKTEDİR...

Hiç yorum yok: