30 Haziran 2012 Cumartesi

Kabak tadı...

 
Kimisi çok sever, kimisi ise hiç... Ucuz, basit, iddiasız bir sebzedir, türlü çeşit yemeği yapılabilir, yoğurt ve dereotu ile genetik bir bağı olduğunu düşündürür bana, sarmısağı da kaldırır her halükârda... Giritlilerin favori sebzelerindendir ''kabak'', öyle ki çiçeğinden bile dolma yapılır bu kültürde. Rahmetli anneanneciğim ustası idi bu yemeğin, şimdi bayrak halen hayatta olan çok yaşlı teyzelerimizde. Kabağı pişirirken ocakta kalma süresine çok dikkat etmek gerekir, çabucak pişer çünkü, ateşte fazla kalırsa dağılır, helmeleşir. Zaten pek sevdiğim kabağın cırt cırt soyup attığım kabuklarından harika bir yemek yapıldığını bilmezdim, Sefarad Mutfağı ile tanışınca öğrendim. Son İstanbul seyahatimde tattığım ''kaşkarikas'' yani ''kabak kabuğu yemeği'' tam benlikti, zeytinyağlı, sarmısaklı, soğuk yenen, ekşi ve yeşil bir yemek... Bazı evlerde rendelenmiş domates de ekleniyormuş içine ama ben Şarhon ailesinin tarifine uyarak pişirmeyi seçtim ve domates koymadım. Sarmısağını bol tuttum, ekşisini ağız tadıma göre ayarladım. Geri kalanında tamamen tarife uydum, üzerine kafama göre dereotu/baharat falan eklemedim yani. Ayrıca; mutfağımda tuzun da, karabiberin de değirmenden çekilmişini severim ben, öyle önceden öğütülüp bekletilmiş olanlardan aynı tadı alamam, soyup kestiğim kabak kabukları üzerine de aynı şekilde, el değirmenden taze çektiğim deniz tuzu+karabiberi ekledim. Pişirip soğuttuğum bir tencere kaşkarikası kucaklayıp Gülsün&Halûk çiftinin evine doğru yollandım. O akşamki mönülerinde balık vardı, kaşkarikas balığın yanına da pek yakıştı ve hemen yendi bitti, sevildi, beğenildi. Artan soyulmuş kabaklardan dilediğiniz yemeği yapabilirsiniz, orası paşa gönlünüze kalmış, burada aslolan genellikle çöpe giden kabukları değerlendirmek... Tarifini verip çekileyim, isteyen denesin, istemeyen ''kabuktan yemek mi olurmuş yâhû, boşversene!..'' deyip geçsin:) Unutmayın, bu yemek israfın hiç sevilmediği bir kültürün üretimi, yokluk zamanlarından kalma. Lâkin; pek lezzetli, fazlasıyla düşük maliyetli, çabucak pişiyor ve bilhassa yazın serin serin, ekşi ekşi yemek insanın hoşuna gidiyor. Kabak hayatımızda hep OLsun dilerim, ben o ''öfff ya, bu da kabak tadı verdi yani!..'' diyenlerden değilim:)

(Benzer ve de çok leziz bir başka  kabak yemeği denemek isteyenler şuradan ''kabak sıyırma'' tarifine ulaşabilirler, gene aynı kaynaktan. Cafe Canelo'ya teşekkürle...)

2 yorum:

Oya Kayacan dedi ki...

Enfestir. Kıtır kıtır pişiririm ben. Aile mutfağımızda var haliyle, Ananem Estreya'dır malum.

Handan Demiralp dedi ki...

Senin bilmeme ihtimâlini hiç düşünmedim zaten Oya Can:) Kırtkırt meselesinde de hep sen gelirsin aklıma, her kırtkırtladığımda... Anneannelerimizin ruhlarına şükran ve ışıkla:) Bol kabaklı OLsun mutfaklarımız. Öpüyorum...