17 Haziran 2012 Pazar

Birkaç...

 
Birkaç şey tavsiye edeceğim sizlere, bizzat denenmiş, gayet faydalı neticeleri görülmüş şeylerdir bunlar. Dileyen okuyup uygulasın ki;  sonra bana mütemadiyen ''yaşınızı hiç göstermiyorsunuz, sırrı nedir, cildiniz bu yaşta nasıl böyle görünebiliyor, hangi bakım kremini kullanıyorsunuz, botoks mu var, kilonuzu nasıl muhafaza ediyorsunuz, Dukan diyeti mi, kanser geçirmiş biri olarak fazla iyi görünüyorsunuz, enerjinizi nasıl böyle yüksek tutabiliyorsunuz, vs.,vs.'' gibi magazinel sorular sorulmasın, tamam mı? :) 

- Sabahları kalkar kalkmaz diliniz-damağınız kurumuş halde hemen başucunuzdaki su bardağına yapışmayın sakın! Hiçbirşey yiyip içmeden ve dişlerinizi fırçalamadan önce evvelâ dilinizi temizlemelisiniz. Zira;  gece boyunca siz uyurken bedeniniz temizlik için çalışır ve birikmiş toksinleri dışarı atmanın yollarını arar. Toksinlerin biriktiği iki önemli kısım dilinizin üzeri ve ayak tabanlarınızdır. Dilinizin üzerindeki o paslı tabakayı sıyırmazsanız onları geri yutarsınız. Hintliler buna ''kendi pisliğini yemek'' derler ve uyanır uyanmaz, hiçbirşey yemeden+içmeden evvel dili temizlemeyi çok önemserler. Ayurveda kaidelerinden biridir. Dil temizliği yanında, uyandığınızda ayaklarınızı da yıkarsanız çok daha iyi olur... (Dil sıyırma gereçleri artık hemen heryerde bulunabiliyor, ilkten biraz mideniz bulanabilir çünkü iyice geriden başlamalısınız temizliğe ama zamanla alışılır, hâttâ vazgeçilmez olur. Bakın, aşağıdaki resimde Dr.Mehmet Öz nasıl kullanılacağını gösteriyor Oprah Winfrey'e ve cümle âleme ...)



- Sabahları uyandığınızda otomatik olarak tuvalete/banyoya gidiyorsunuzdur muhtemelen. Bırakın vücudunuz bütün dışarı atmak istediklerini atsın. İdrar, dışkı, tükürük, sümük, balgam, gaz vs., ne o, iğrenç mi geldi? Yoksa siz bunlarla hiç tanışmamış olan melek varlıklar mıydınız, pardon o halde, bunu normal insan olanlar yapsın, siz değil, tamam mı?:) Tuvalette oyalanın biraz, bağırsaklarınızı, mesanenizi bütünüyle boşaltmaya çalışın. Boğazınızı, burnunuzu, genzinizi iğrenç sesler çıkararak da olsa tam temizleyin:) Gargara yapın. Gazınız varsa salın, çıkartın. Rahatlayın yani, güne iyi ve dinamik başlamanın yolu budur. Vitrin mankeni değil, bildiğimiz  insansanız elbette...

- Dil, diş ve ağız temizliğinizi yaptıktan sonra aç midenize önce sıvı girsin. Kahve, çay ya da meyve suyu değil kasdettiğim. Vücut sıcaklığında hafif limonlu su olabilir meselâ, suya biraz bal veya sirke de eklenebilir. Bunların tadını sabah sabah çekilmez buluyorsanız, bir bardak su içinde iyice eritilmiş bir çay kaşığı saf deniz tuzu ya da pembe Himalaya tuzunu da deneyebilirsiniz. Vücudun elekrolit dengesini derhal sağlayacaktır. Kanınızın daha rahat akmasına da faydası olacaktır. Ancak bütün bunları, aç karnına almanız gereken devamlı kullandığınız ilaçları aldıktan sonra yapmalısınız, unutmayın...

- Sabahları peynirli, zeytinli, yumurtalı, reçelli, bol ekmekli komple kahvaltının faydasına inandırılarak yetiştik, evet ama aslında bir tabak meyve ile de mükemmel kahvaltı etmiş olursunuz. Ben çok tatlı, ballı olmayan karışık meyveleri tercih ediyorum meselâ. Kuru hurma hariçtir, üç tane iri kuru hurma, yanına da üç ceviz içi yerseniz gözünüz değil belki ama, bedeninizin her açıdan bayram edeceği kesindir. Hele deneyin bakalım... Yoğurt da güne başlamak için harika bir malzemedir, içine istediğiniz şeyleri ekleyeceğiniz bir çanak yoğurtla da gayet güzel kahvaltı edebilirsiniz.

- Kanser geçirmişseniz ya da genetik haritanızda kanser varsa, her gün düzenli olarak Sibirya Sedir Yağı için. Aynı şey kalp-damar, romatizma, kemik erimesi ve alzheimer hastalıkları için de geçerlidir. ''Nereden bulacağım ben Sibirya Sedir Yağı'nı kardeşim!..'' diyorsanız bana ulaşın, ben size en hakikisini bulurum, Sibirya'da tanıdıklarım var da lâf aramızda:)

- Tatilde içine bol miktarda klor basılmış saçma havuzlarda serinlemek yerine denize girin. Klor toksik maddedir, hücrelerinize nüfûz eder. Ozon teknolojisi ile temizlenen havuz bulursanız orası ayrı, ona girin. İçinde zerre mikrop, bakteri bulunmaz, çünkü bulunamaz. Ama klor öyle değildir, hem tam hijyen sağlamaz, hem de yavaş yavaş zehirler! Deniz suyunda başka hiçbir kaynaktan alamayacağınız zengin mineraller bulunur, birikmiş negatif enerjilerden en iyi arınma yöntemi de denize girmektir. ''Aman fönüm bozulmasın, saçım havalanmasın, ay burnuma su kaçmasın!..'' diye başını suya sokmayanlardansanız yazık:( Deniz suyu burnunuzu, genzinizi ve hâttâ gözlerinizi mükemmel temizler. Kafayı daldırın yani denize (eğer lâğım ya da kimyasal atık dökülen bir noktadan denize girmeyi seçmemişseniz elbette), suda gözlerinizi açın, bırakın burnunuza da biraz tuzlu su girsin, birşey olmaz, korkmayın. Gündelik hayatınız içinde çok daha fazla zararlı etkene marûz kalmaktasınız, kola içmekten daha fazla ziyan vermez size bu, alt tarafı biraz bolca tuzlu su, öldürmez sizi, merak etmeyin.

- Bilhassa şu çok sıcak günlerde o ağır, marka parfümlerinizi bir köşeye (meselâ buzdolabına) kaldırın ve lûtfen birkaç ay kadar orada unutun! Rebul ve Otacı harika kolonyalar çıkardı piyasaya, ''Satsuma Mandalini'' ve ''Yeşil Limon'' meselâ, kimsenin burnunun direğini kırmadan ferah-fezâ kokmanın en garantili ve hesaplı yolu. Üstelik çantanızdan çıkarıp millete ikram da edebilirsiniz, o pahalı parfümleriniz öyle mi ya? Mazallah, gramı bile dünya para! Rebul'ün ''Ice'' diye bir çeşidi var, onu da tavsiyeye şâyan bulurum ama Bodrum Mandalini daima benim favori yazlık kokum. Sık sık duş almak, ıslak mendille silinmek, kolları, bilek içlerini, koltukaltını, ayakları, enseyi ve kulak arkalarını yıkamak (bildiğiniz abdest yani) zaten  mâlûm yöntemler, değil mi efendim?..

- Son olarak da; kendinizi sevin, kendinizi şımartın, onurlandırın, övün, onaylayın. Besleyin varlığınızı, kutsayın, takdir edin. Başkalarından bunları beklemeniz beyhûdedir, kimse sizi sizin gibi sevemez. Yaradandan gayrı elbette... İçinizde ''iyilik-sağlık'' varsa, bunun dışınıza yansımaması imkânsızdır. Buradan hareketle; dıştan uygulanan nafile ıvır-zıvırlara boşverin, kendinizi içten temizleyip arıtın. Tamam mı canlar? Bizlerin ve ait OLduğumuz kutsal bütünün hayrına OLsun, ve öyledir. Öptüm hepinizi:)

Hiç yorum yok: