22 Ekim 2012 Pazartesi

Neredeyim?:)

 
- Fıstık yeşili bavulun sapı koptu ve haşatı çıktı! Allah'tan üzerine takılan ''fragile'' etiketinin yardımıyla olsa gerektir, içindeki kırılacaklara bişey olmamıştı. Boşaltılıp kendisine şimdiye kadarki hizmetleri için teşekkür edildikten sonra artık çöpün kenarına bırakılacak. Çok kaliteli bir bavulla uzun ve aktarmalı seyahatlere çıkmanızı tavsiye etmem, gözden çıkarabileceğiniz ama iş de görür birşey olsun ki; sonradan ''ulen bu bavul da haşat olmuş işte, tüh!..'' demeyesiniz. Zira top gibi oradan oraya fırlatılıyor bagajlar, eğer bavulunuza aşkla bağlıysanız uluslararası havaalanlarında bulunan ''bagaj koruma sistemleri''nden destek alabilirsiniz, birkaç euro karşılığında kalın renkli naylonlarla kundaklanıyor bagajlar, sonradan açmak için ekstra bir  uğraşı da göze almalısınız elbette...

- 3500 km. yol kardeşim, 4.5 saatlik uçuş anlamına geliyor, üzerine İstanbul-İzmir uçuşunu da ekle, püfff yani! Hele bir de bir saati aşan rötar olunca ve aktarma uçuşunda da gene rötarla karşılaşınca öğlen başlayan seyahat, ancak sabaha karşı 03.00'lerde falan sona erebiliyor! Saat farkı, para birimi değişikliği, ''ben şimdi neredeyim yâhû?..'' karmaşası, bavul ve çanta kaosu daha bir müddet devam eder ama fazla sürmez, düzelir...
- Lizbon'daki evimiz ''Casa Claudia''ya çok alışmışız,  ayrılırken hüzün kapladı:( Neredeyse sevgili Friendly Rentals yetkililerine ''pencereleri açık unutmayın haa, yağmur giriyor sonra içeriye...'' ya da ''balkon kapısının altındaki bezi kaldırmayın, su alırsa o güzelim ahşaplar kabarır, ona göre...'' falan gibi direktifler verecektik. Bir ortalığı silip süpürmediğimiz, çamaşırları yıkayıp ütülemediğimiz, camları, balkonları paklamadığımız kaldı! Ülke kuralları gereği ayrıştırdığımız çöplerimizi bile kendimiz çıkarıp bidonlara götürdük. Evi güzelce havalandırdık. Sahiplenmişiz meğer bu çok eski ve güzel evi, emektar ''Casa Claudia''ya, kısa süreli apartman komşularımıza, Friendly Rentals Lizbon ekibine ve bilhassa her ihtiyacımızla derhal ve yakından alâkadar olan uzun ve bohem Lizbonlu Jaoui'ye gönülden teşekkür. O minare kadar boyuyla biz aşağıdaki cücelerin ne dediğini anlaması biraz zaman aldı adamcağızın ama olsun:) Aman eve iyi bakın, ortalığı dağıtmayın, incitmeyin, üzmeyin onu e mi?..

- Lizbon Havaalanı free-shop mağazaları Türkiye'dekilerden ucuz, komşumun ısmarladığı parfümü iyi ki Lizbon free-shopundan almışım, aklınızda bulunsun. Bagaj taşıma arabaları da Lizbon'da ücretsiz ama İzmir'de 2 euro karşılığında kullanılabiliyor:) Güzel ülkemize ayak bastığımızı farketmenin bir başka yolu denebilir! Cepte kalan son eurolarla kendi paramızın karışması hali de sık rastlanılan bir durumdur, şaşmamak lâzım...

- Tramvay kampanasını arıyor kulaklarım, bir de açık pencerelerden dışarı süzülen Portekiz şarkılarını... Mataramda Lizbon'un çeşme suyu kalmış, hafif, kireçsiz ve lezzetli bir su olduğu için rahatlıkla içilebiliyor, bizdeki gibi kapalı suya para veren pek yok. Yorgunluktan bitmiş halde yatağıma uzanmadan evvel birkaç yudum içtim ve bir kez daha kişisel arşivime çok değerli katkılarda bulunan Lizbon şehrine teşekkür ettim...

- Dört ayaklı çocuklarla çok özleşmişiz:) Sabaha karşı gerçekleşen karşılama töreni ve sevinç halleri eşsizdi, önce bagajlar koklandı, çok uzaklardan gelen farklı kokular tanımlandı, sonra açılanların içi keşfedildi, ''bize birşey var mı?..'' durumları yaşandı. Daha sonra da içlerine yerleşilip uykuya geçildi:) Komik varlıklar bunlar vallahi...

- Şimdi çamaşırları yıkama, herşeyi yerine yerleştirme, beş-altı günde haliyle normal rotasından sapan düzeni eski haline getirme vakti. Ve evet yâhû; ben neredeyim şimdi sahi?:)

4 yorum:

Lale Kuyucu Azak dedi ki...

Yeşil bavulda son durum nedir merkez?

:))

Handan Demiralp dedi ki...

Sence nedir? :)))

Lale Kuyucu Azak dedi ki...

Bak şimdi! :) Boşver; salla domat :P

Handan Demiralp dedi ki...

Bence de, boşver:)