16 Ekim 2012 Salı

Hava sahası...


Memleketimde saat 22.00, burada ise henüz 20.00, hava yavaştan karardı, gökyüzü tuhaf bir masalın dekoru gibi sanki...
 
 

Evde pişirilen güzel bir yemeğin sonu kahveyle bağlanmalı ama o kahve öyle uyduruk kahvelerden olmamalı, halis-muhlis ''Türk kahvesi'' tanımına sığmalı. Bizim usûl çekilmiş olanı Lizbon'da elbette bulunmuyor ama, valize önceden yerleştirilmiş bir paket kahve ne güne duruyor?:)
 
Tarihî sarı tramvay çok sevimli hakikaten, yavaş yavaş geçiyor evin önünden, kısa aralıklarla, mütemadiyen... Casa Claudia sakinleri epey yorgun, günü çok erken başlattılar, havadan da olsa içi lebâleb Portekizli dolu bir uçakla binlerce kilometre yol yaptılar, haksız sayılmazlar. Evde mumlar, fenerler, tütsüler usulca yanıyor, hafiften bir müzik günün sonunu getiren kahvelere eşlik ediyor. Hane halkı suskun artık, yorgunluk demleniyor. Buraya göre anlamsızca erken sayılsa da, galiba artık yatıp uyumak gerekiyor. Kalpten bir ''iyi geceler'' dileği uçurduk gökyüzüne, yoldadır, birazdan Türkiye hava sahasına giriyor:)

Hiç yorum yok: