23 Ekim 2012 Salı

Öpüjemm ağbiii :)


Portekiz'in en sevilen bira markası ''Super Bock'' gündelik hayatta çok sık rastlayacağınız bir ayrıntıdır Lizbon'da. Bira istediğinizde kimse sormaz yani size genellikle ''hangi marka?..'' diye, siz aksini talep ettiğinizi belirtmediğiniz müddetçe bira eşittir Super Bock'tur:) Bunun bir de ''mini''si var üstelik, ufacık bir şişecik, bira krizi tutanlara acil yardım amaçlı üretilmiş gibi, çok sevimli. Talep ettiğinizde bu marka birayı bulamıyorsanız eğer, bilin ki bulunduğunuz ülke Portekiz olamaz, ülkeleri karıştırmışsınızdır, başka bir yerdesinizdir ihtimâl. Çünkü Super Bock Portekiz'in millî bira markasıdır adetâ, sokaklarda elinde bu marka bira şişesiyle dolaşan çok kişiye rastlarsınız, sıradan bir vaziyettir, şaşırmayın... 

Bir başka içki türü, şarap da su kadar yaygın tüketiliyor Portekiz'de, bilhassa Porto bölgesinin şarapları dünya çapında ün kazanmıştır. Başkent Lizbon'da da aklınıza gelebilecek her nevî şarabı bulabilir, Türkiye'ye göre hayret verici ucuzlukta ve çok kaliteli şarapları tadabilirsiniz. Dönerken birkaç şişe halis Portekiz şarabını yanınızda götürmek isteyebilirsiniz tabii ama, free-shoplardan ancak limitli alkollü içki satın alabilirsiniz, şarap mağazalarından veya marketlerden satın aldığınız şarapları da bavulunuza koyarak taşımak zorundasınız, el bagajlarında likit taşıyamıyorsunuz mâlûm, belli bir ölçüsü var ve şarap bu ölçünün zaten dışında kalıyor. Bırakın şarabı-marabı, ufak şişede su dahî bulunduramıyorsunuz el bagajlarınızda. Free-shoplardan izin verilen miktarda satın aldığınızda ağzı kilitli özel bir torbaya konuyor ve bu defa da mecburen elinizde taşıyarak tüm yolculuk boyunca ''aman kırılmasın, dökülmesin!..'' diye uğraşmanız gerekiyor, zahmetli iş yani, boşverin derim. Çok seviyorsanız Lizbon'un her tarafında en kaliteli şarapları bolca ve ucuza bulmanız mümkün, kaynağında için, yanınızda getirme sevdasından vazgeçin...
 
Aha bu gördüğünüz de bir başka millî içecektir, bir nevî vişne likörü denebilir. ''Ginjinha'' diye yazıldığı da olur, ''jinjiya'' gibi okunur, içinde hakiki vişne taneleri mevcuttur genellikle. Lizbon halkı bunu içmeye de çok düşkün, sadece ''ginja'' satılan ve ufacık bardaklarda ayaküstü içilen küçük dükkânlar var. Çoğu kişi evinde, kendisi yapıyormuş ama, hemen her markette ve alkollü içki satılan mağazalarda, farklı fiyat ve kalitelerde bulmak mümkün. Servis edilirken içine birkaç dilim narenciye ya da başka meyve de eklenebiliyor. Bu durumda vaziyet bir miktar İspanyolların meşhur ''sangria''sına benziyor. Hoş eğer meraklısı iseniz, Lizbon'da da güzel sangrialar içebilirsiniz zaten, pekçok yerde var. Tabii ben hakiki el yapımı sangriadan bahsediyorum, Avrupa'nın hemen her tarafında, marketlerde, büfelerde tombul plastik şişelerde veya tetrapak ambalajda gayet ucuza satılan Sangria Don Simon'dan değil. O sangrianın çakmasıdır, gerçek el yapımı sangrianın yanında basit bir meşrubat gibi kalır. Sangrianın hası hususî malzemelerle elde hazırlanır, içinde bol meyve ve bilhassa narenciye dilimleri bulunur, yeterli soğukluğa gelene kadar buzdolabında bekletilir, karıştırmak için uzun tahta bir kaşıkla beraber muhakkak cam sürahilerde servis edilir. Zaten plastikle alkol birbirini hiç sevmez, plastik ambalajda satılan alkollü içecekten uzak durmakta her zaman fayda vardır...

Son olarak; Brezilya'nın karakteristiği sayılan ''caipirinha''yı da Lizbon'un her tarafında bulabilir ve dilediğiniz kadar içebilirsiniz. Hâttâ; bazı gezginlerin iddiasına göre Lizbon'da hazırlanan caipirinhalar, Brezilya'dakilerden çok daha başarılıymış, bilemem artık ne kadar doğrudur. Kıyaslayabilmek için her iki yerde de içmiş olmak lâzım lâkin, hakiki caipirinha hazırlamak için gerekli iki ana malzemeye, ''lime'' olarak bilinen yeşil misket limonu ve ''cachaca'' denen özel rom türüne Lizbon'da, hemen her markette rastlamış olduğumu da belirteyim... 

Gündelik hayatta hayli alkol tüketen bir toplum olmalarına rağmen, Portekizlilerin son derece sakin, kavgasız-gürültüsüz (onları bu nedenle ''pasiante&calme'', yani yavaş ve sakin olarak tanımlıyor diğer dünya insanları), ayrıca gayet kendi halinde insanlar olduğunu da ekleyeyim, öyle iki kadeh içince sapıtıp ''öpüjemm ağbiii...'' durumlarına düştükleri ya da geçici alkol efeliği ile ''heeeeeyt, höööyt, öff ülen öff!..'' diye sokaklarda nara attıkları, sağa-sola kustukları ve sonra da içlenip salya-sümük ağladıkları falan yok yani:) 

2 yorum:

Baturhan dedi ki...

Şu kedi etiketli şarap şişesi pek güzelmiş, içini boşaltıpta getirmekte mi mümkünsüzdür ki?...

Handan Demiralp dedi ki...

O olabilir tabii, ben de çok severim Gatao'nun bu yassı şarap şişelerini, hayli kalın bir camdır da üstelik, kolay kırılmaz yani. Havalimanında da bolca vardı ama?:( Artık bir dahaki sefere diyelim arkadaşım...