6 Temmuz 2012 Cuma

Zorla?..

 
İnsanın muhakkak uyanır, tekâmül sürecinin bir yerinde gerçekleşen bir olay, bir durum (ki; bu bazen musibet görünümünde de olabilir) onu süregiden uykusundan mutlaka sıçratır, ama şimdiki hayatında, ama daha sonrakilerde... Eğer mevcut hayatındaki kader plânında ''uyanma'' kontratı yok ise,  o kişi için ne kadar uğraşırsanız uğraşın, ne kadar anlatırsanız anlatın, artık uyansın diye ne kadar sarsarsanız sarsın, hiç farketmez. Kimseyi zamanı gelmeden uyandıramazsınız yani. Bu sebepten; spiritüel çalışmalar içinde asla ''zorlama'' yoktur, olamaz. Siz anlatır çekilirsiniz, isteyen üzerinde düşünür, ciddîye alır, içselleştirir ve devam eder, dileyen de sizinle alabildiğine dalga geçerek, aşağılayarak, küfrederek, hâttâ ''deli'' yaftası yapıştırarak kendi aynasını size yansıtır, o deriiiin ve bildik uykusuna aynen devam eder. Ne ki; bu çok sık rastlanan tanıdık üslûp, spiritüel yolu ve o yoldakileri  hiç bağlamaz. Bağlayacak olsa, zaten bu alanda bu kadar çalışma, pratik, yöntem, gayret, öğreti vs. olmaz. Herkes küsüp kenara çekilir/di ama hiç öyle değil. Adı üzerinde; bu bir ''yol''dur, yola girdiniz diye derhal tamamlanmaz, bir anda ''Buddha'' oluvermezsiniz, asıl mesele orada başlar zira... Tecrübe ede ede, her adımda biraz daha fazlasını öğrenerek ve tekâmül ederek ilerlersiniz. Tecrübelerinizi paylaşmak ve yoldakilere yardım etmek de sizin varoluş vazifenizle alâkalıdır zaten, kimi yapar, kimi yapmaz. Ama bilmelisiniz ki; rehberlik ister ve kendinizi buna açarsanız, size muhakkak yardım edilecektir. Alay edip dalga geçenlere de gene kendilerine ve bu eğlenceli duruma göre bazı rehberler gönderilecektir, bunu özellikle istemediği takdirde kimse yalnız bırakılmaz yani, emin olun:) Henüz ilkokulu bitirmemiş çocuğu tutup ortaokul derslerinden imtihan edemezsiniz, değil mi ya? Rehberlik de seviyeye göre olacaktır elbette... Bu ''yol''da ve ''yolculuk''ta kimse sizi herhangi birşeye zorlamaz, sadece yardım ve rehberlik isterseniz size yardım edilir. İstemezseniz? Eh, elbette o da sizin seçiminizdir, bu durumda size ''hayırlı yolculuklar'' dileyip kenara çekilenleri artık suçlayamazsınız herhalde, değil mi? Hoş, zaten suçlasanız da birşey farketmez. Herkes gene ve aynen kendi ''yol''unda ilerler. Hayırlı yolculuklar OLsun:) Zor? Yoo, zor her halükârda oyunu bozar. O kadar, işte o kadar...

4 yorum:

Batos dedi ki...

Gece 23.00 sularında yattık, uyuduk.. 23.50 de uyandım tüm gece uyumuş gibi uykumu almış olarak.. Canım sıkıldı yatakta boş boş yatmaktan. Kalktım bilgisayara açtım bakalım alemde kimler ne demiş diye.. Hopp karşımda bu yazı... Bu mudur yoksa uyanmak sevgili kardeşim:)

Handan Demiralp dedi ki...

E tabii bu da uyanmanın kendiliğinden olanı Batos:) Bir de; saat 23.00 sularında yattık uyuduk ifadene takılmış vaziyetteyim, ben daha eve yeni girdim, yayından çıkıp eve geldim, komşumla deniz kenarında yürüyüşe çıktık bir de üzerine... Ankara uykusunun böyle erken olduğunu unutmuşum:) Gerçi ben oradayken de gece kuşuydum ama? Sevgimle, sevgimizle...

Çiğdem Atabey dedi ki...

Benim koca beni uyutmuş, kalkmış gitmiş yanımdan..

sevgili arkadaşımız 23,00 de uyumamıza şaşırmış..

:))) alemsiniz..

benim yolumda 23 de yatıp 6 da kalkmak var Handancığım, naparsın.. :))

Handan Demiralp dedi ki...

Allah kolaylık versin sana, hepimizin yolu ayrı görünse de, aslında aynı yöne doğru OLduğunu bilmek yeter. Senin koca her zaman ayrı bir alem zaten:) Sevgilerle...