7 Temmuz 2012 Cumartesi

O hesap...

 
Bu kuru çiçek sepeti senelerdir Radyo'nun konuk odasında durur. Eskimiş, renkleri solmuş, yaprakları ufalanıp dökülmüş ve toz içinde, öylece... Kaldırıp atılmaz da haa, bazen masanın üzerinde, bazen pencerenin pervazında, bazen sehpanın köşesinde, habire yer değiştirir ama hep durur ne hikmetse? Sevgili Serdar Özeren bu fotoğrafına ''10.katta sabah 6'' ismini vermiş ve bizim emektar çiçek sepetini sabah nöbetinde işte böyle çekmiş. Dün gece de konuştuk bunu yayından sonra kendisiyle, fotoğrafı yaratan aslında ileri teknolojik donanım değildir, çekenin bakışında yaratılır fotoğraf. Bu yüzden; en başarılı fotoğraf en mükemmel makine ile çekilmez, o zaman parayı basıp teknolojiyi satın alabilen herkes fotoğraf sanatçısı olabilirdi. O çok bildik ''bakmak'' ve ''görmek'' arasındaki fark hikâyesi yani, herkes bakar bir fotoğraf nesnesine ama farklı görebilmek/gösterebilmek herkesin harcı değildir işte... Yazarlık/şairlik  de öyle değil midir, herkesin kullandığı kelimeler aynıdır ama yazar onları kendi ruhundan eleyip süzerek yanyana dizer, anlamını değiştirir adetâ ve yeniden yaratır. Herkesin hergün kullandığı, sıradan ve olağan kelimelerin içine sihir ekler, efsunlu cümleler kurar. Bu da o hesap işte, herkesin bir köşede unuttuğu, artık varlığına alıştığı için farketmediği, oradan oraya sürüklenen toz-pas içindeki köhne çiçek sepeti, sabah ışığı ve çekenin bakışı. Bu kompozisyon içinde  herşey o kadar basit ki aslında,  belki dönüp baktırmaz bile sizi. Fark yaratan ve döndürüp baktıran sevgili Serdar'a yeniden teşekkürle...

Hiç yorum yok: