8 Temmuz 2012 Pazar

Son not ve...

Programı uzun olduğu için dört bölümde internet ortamına aktarabildik, son bölüm bir üst postta yer alıyor, vakit ayırıp izleyen herkese teşekkür ederiz. Son olarak belirtmek istediğim şey şudur ki; programın bir bölümünde de bahsi geçtiği gibi, etrafında olan-bitene bakış açısını değiştirme niyeti olmayan (yâhût henüz bu değişime hazır olmayan da denebilir...) kişiler burada anlatılanları kuşkusuz ciddîye almayacak ve hâttâ gayet saçma,anlamsız, lüzûmsuz bulacaktır. Olabilir, buna da hürmet ederiz zaten, bizim vazifemiz kendi bilgi ve tecrübelerimizin kılavuzluğunda yardım edebileceğimiz her kim ve ne varsa yardım etmektir, bu işlerde asla zorlama, güdümleme, dayatma vb. uygulamalar olamaz. Ayrıca; türlü eğitimler, sertifikalar vs. almış, bu konularda eğitmenlik/hocalık seviyesinde çok çalışmış olmak hiçbirimizi ''guru'' yapmaz, hepimiz halen ''öğrenci''yiz ve bunun da farkındayız. Aslında bizler, bizzat  kendi hayatlarımızdaki batış/çıkış, duvara toslayıp ayılış serüveni ve bu süreçte gerçekleşen ''uyanış''ımızın hikâyesini anlatıyoruz danışanlarımıza, ''bize nasıl yardım+bilgi geldiyse elbette size de gelebilir, yeter ki kendinizi yardıma/rehberliğe açın, yeter ki bunun zamanı artık gelmiş OLsun'' diyoruz naçizane... Kolay olduğunu iddia etmiyoruz bu işin, bu yüzden çalışmalarımızı ''ruhlarımız üzerinde ağır işçilik'' olarak nitelendiriyoruz. Emek gerektiriyor, sabır, inanç ve süreklilik istiyor, bazen ağrılı-sancılı geçiyor, düşe-kalka ilerliyor insan bu yolda. Bildiğimiz tek şey (ve belki de işin mevcut ezberleri en fazla zorlayan kısmı budur ya...) ''mağdur bilincinde, kendi çaresizliğini kendi yaratmış olduğuna dair anlayışı kabûllenmenin çok zor olduğu''dur. Bu hakikaten zorlu bir süreçtir ve hepimiz için, bütün tekâmül boyutları  için geçerlidir. Er ya da geç, kabûllenmemiz gereken yegâne gerçek yani. Biz en iyisi  her zaman OLduğu gibi; tecrübe ettiğimiz herşey hepimizin tekâmül plânının ve ait OLduğumuz kutsal bütünün en yüksek hayrına OLsun diyerek bitirelim efendim, cümleten iyi Pazarlar...

4 yorum:

Bana Sıkça Yaz dedi ki...

Handan Hanım,

Tüm bölümlerini izledim programın. Hem sizin, hem de Sami Bey'in eline, diline sağlık. Binlerce kere okuyoruz, dinliyoru ama binbirinci seferde yine ve yeniden etki ediyor, yeniden öğreniyoruz.

Tıpkı binlercesini yaşadığımız ve hala öğrenmeye devam ettiğimiz hayatlarımız gibi.

Sevgiler,

Handan Demiralp dedi ki...

Varlığınıza sağlık, hepimizin deneyimlemeyi seçtiği her ne varsa yükselişe ve kollektif bilinç aydınlanmasına hizmet etsin dilerim... Kedi OLMayı deneyimleyen canlara da sevgilerimizle:) Binlerce teşekkür...

Çiğdem Atabey dedi ki...

" Aslında bizler, bizzat kendi hayatlarımızdaki batış/çıkış, duvara toslayıp ayılış serüveni ve bu süreçte gerçekleşen
''uyanış''ımızın hikâyesini anlatıyoruz danışanlarımıza, ''bize nasıl yardım+bilgi geldiyse elbette size de gelebilir, yeter ki kendinizi yardıma/rehberliğe açın, yeter ki bunun zamanı artık gelmiş OLsun'' diyoruz"...

Handancığım, benim de yol arkadaşı olarak beni seçenlere söylediğim, söylemekten çekinmediğim cümleler bunlar.. Ne güzel ifade etmişsin..

Hepimizin başına her türlü şey gelebiliyor, işte tam da bu noktada seçimlerimiz bütünün en yüksek hayrına OLsun...

Handan Demiralp dedi ki...

Sağolasın Cheetos'cuğum; yoluna ışık tuttuklarınla ve sevdiklerinle beraber, daima aydınlığa... Çalışmalarını daima takdirle izliyorum, ilhamımı senden aldım, biliyorsun:) Kucakladım...