4 Aralık 2012 Salı

Aykırı...

39 yıl evvel dünya boyutunu terketmiş bir ruh; hayatıyla, duruşuyla, felsefesiyle, sanatıyla, eserleriyle birçok şeyi ''değiştirebilmiş'' bir adam, bunun yolunun uyuklayanları ''dürtmek''den, biraz rahatsız etmekten geçtiğini çok önceden farketmiş ve bunu da başarıyla yapmış zaten... Kendi anadilinde birkaç satırı işgâl edecek uzunlukta yazılabilen adı, tüm dünyada yedi harften oluşan ve bir marka kabûl edilen soyadıyla biliniyor. Uzun yıllar önce, ilk İspanya seyahatimde en ünlü eseri sayılan ''El Guernica''yı yakından görmek üzere hemen Madrid'deki ''Reina Sofia Müzesi''ne koşmuştum. Alman ordularının saldırısı sonucu ülkesinde yaşanan yıkımı anlattığı bu eser, aynı zamanda onun savaş karşısındaki duruşunu da temsil eder, dev boyutta bir tablodur. Müzede özel bir salonda sergilenir, ziyaretçisi de çok fazladır. Bir sergisine gelip çok bilinen bu eserini kasdederek ''bu resmi siz mi yaptınız?..'' diye soran Alman generaline ''hayır, siz yaptınız!..'' diyebilecek kadar pervasız, çatlak ya da dahîdir, artık işin o kısmını herkes kendine göre yorumlayabilir. Zaten; delilikle dahîlik arasındaki çizginin tam olarak nerede başlayıp, nerede bittiğini kim bilebilir? İlk ziyaretimde ''El Guernica'' desenli bir anahtarlık almıştım bu ünlü müzeden, halen kullanırım. Ayrıca; bizim evde iki adet tipik kedisi de mevcut, dünyada onun adıyla nitelenen kedi cinsi, kedileri çok severmiş kendisi. İlk bakışta insana ''çirkin ötesi'' gelirken, aslında ne kadar güzel, farklı ve eşsiz olduğunu baktıkça anladığın muazzam yaratımlar yani, tıpkı onun tabloları, heykelleri, seramikleri gibi:) Bizim evde hâlâ yaşıyor bu çoktan ölü çatlak-deli-dahî-cesur-bağımsız İspanyolun imzası, ismi ve felsefesi. 91 yıllık ''aykırı'' dünya deneyimine hürmetle, tekâmül yolu ışıklarla dOLsun...

Hiç yorum yok: