10 Mart 2012 Cumartesi

Nasıl yani?..

Eski ve pek az eşya ile döşenmiş, gayet sade çalışma odasının penceresinden görünen o uzun çan kulesi hangi yapıya aitti? Köşedeki eski deri kaplı koltuğun üzerinde uyuklayan yaşlı gri kedinin adı neydi? Üzeri çiziklerle dolu, koyu kahverengi ahşap ve çekmeceli yazı masasının bir köşesinde duran, ikiye katlanmış gazetenin üzerindeki tarih niçin 1944'ü gösteriyordu? Annemin dünyaya geldiği sene olan bu tarihin ''karmik'' çözümlemesi neydi? Kapı ansızın güm güm çalındığında, elindeki dolmakalemle yazmakta olduğu yazıyı bırakıp yavaşça ayağa kalkan ince-uzun, zayıf sûretli, siyah düz saçlı ve hayli hüzünlü genç adam kimdi? Kapı açıldığında içeri kimler girdi? Genç adam askıdaki eski paltoyu sırtına geçirirken, geçmişin kamerası  niçin masanın üzerindeki yarısı içilmiş kahve fincanına zoom yaptı? Genç adamın eski paltosunun koluna takılan bant niçindi? Götürülürken evin önündeki büyük ağacın arkasına gizlenerek anlatılmaz bir acıyla, hıçkıra hıçkıra ağlayan o kumral oğlan çocuğu kimdi? Götürenlerin arkasında duran, yüzünde bariz bir keder ve kaygı ile götürülene bakan diğer genç adamla niçin son kez gözgöze gelindi ve hafifçe gülümsendi? Üzerinde ''Arbeit macht frei/ Çalışmak özgür kılar'' yazılı demir kapının açılırken ve kapanırkenki sesi nasıldı? Götürüldüğü yerde, giymesi için genç adama uzatılan iki parçalı pijamaya benzeyen giysi nasıl kokuyordu? Altında döşek olmayan, düz tahta bir zeminde, üzerine örtülmüş eski battaniyenin altında tir tir titreyerek yatan, ayakları çıplak ve artık ateşi çok yüksek olan hasta genç adamın ölmeden önce düşündüğü son şey neydi? Derin meditasyon sırasında gözlerimden akan yaşlar ve taaa içimde hissettiğim o tarifsiz keder aslında benim miydi? Ve ayaklarım beni uzun yıllar sonra gene sağ girip bir daha çıkamamış olduğum o meşhur toplama kampına neden götürdü? Yoo; bu daha evvel izlediğiniz ''The Pianist'' ya da ''Schindler's List'' filmi falan değil, karıştırmayın. Bu benim geçmişteki hikâyelerimden sadece biri. Çok yakında bu sayfada... Bekleyin.


''Sizi korkutan her deneyim size güç, cesaret ve güven kazandırır. Kendinize (ben bu dehşeti yaşadım, bundan sonra gelecek herşeye hazırım) dersiniz...''
Eleanor Roosevelt

Hiç yorum yok: