6 Ocak 2013 Pazar

Sizin egonuzun adı ne?..


Çok sevilen ve 2002 senesinin ''Man Brooker'' ödülüne lâyık görülmüş bir fantastik roman bu aslında, yazarı Yann Martel, 1963 doğumlu ve İspanyol asıllı bir Kanada'lı... Aynı isimle sinemaya uyarlanmış filmin yönetmeni ise Ang Lee, 2005 senesinde ''Brokeback Mountain'' filmiyle en iyi yönetmen dalında Oscar heykelciğini kucaklamış olan Tayvan'lı sinema insanı yani. Romanı okumadım ama filmi henüz seyrettim, bırakın sağda-solda söylenenleri, yazılanları, yorumları falan da, ilk fırsatta gidip görün derim, kaçırmayın...
 
 
Yeni vizyona giren bir film olduğundan hikâyeyi burada anlatmayı seçmem, sadece içinden Hindistan, her türlü hayvan, okyanus ve zorlu bir hayatta kalma mücadelesi geçen, öte yandan muazzam spiritüel mesajlar da içeren bir film olduğunu söyleyebilirim. Üç boyutlu izledim ve öyle izlenmesini de tavsiye ederim. Bu filmde başrolde olan iki kişi var; biri genç Hintli oyuncu Suraj Sharma, henüz 3.filmi olan ''Life of Pi''de performansıyla göz kamaştırıyor doğrusu ve diğeri de Richard Parker adında, 300 kilo ağırlığında muhteşem bir Bengal kaplanı... Hikâye bu iki varlık üzerinde dönüyor zaten, büyüleyici olduğu kadar seyirciyi konunun içine tamamen sokup daraltan, geren, zorlayan bir film olduğunu da baştan belirteyim ki; öyle çoluk-çocuk filmi tadında, o kıvamda birşey beklemeyesiniz. İnsan ''ego''suyla bir arada yaşamak zorunda olan bir varlık, o ego ölürse insanın kimliği de ölüp gider, bu nedenle asıl gaye egoyu öldürüp yok etmek değil, onu adam ederek, eğiterek onunla birlikte yaşamayı becerebilmektir. Bütün spiritüel öğretilerin özündeki çekirdek aslında budur, ego bizim düşmanımız değildir, tabii biz ona o kimliği vermediğimiz, ipleri tümden onun eline bırakmadığımız müddetçe... Bu hikâyede kahramanımız Pi'nin egosunun adı, diğer kahramanımız olan Richard Parker diyeyim ve artık daha fazla ipucu vermeyerek gerisini sizin algınıza ve sinema keyfinize bırakayım en iyisi. Hindistan seyahati yaklaşırken biz Hindistan yolcularına gayet iyi geldi, zamanlaması çok isabetliydi tabii ama, bu filmi izlemek için çok daha önemli ve öncelikli gerekçeler vardır, olmalıdır diyorum. Muhakkak sinemada olmak kaydıyla izleyiniz, izlettiriniz, izlemekle kalmayıp üzerinde düşününüz, kimbilir, belki içinizdeki soruların bazılarına cevap olacaktır, bunu bilhassa tavsiye ediyorum...
Herkese mutlu Pazarlar OLsun efendim:)

Hiç yorum yok: