14 Mayıs 2010 Cuma

Dut yedim duttu beni, duttu uyuttu beni...

  
Bu bir Tekirdağ-Malkara türküsüdür, Haşim Şekipışık'tan derlenmiştir. TRT İzmir Radyosu Türk Halk Müziği Müdürlüğü tarafından da notaya alınıp arşive eklenmiştir. Türkülerle dolu bir çalışma gününün ardından, Radyo'dan eve dönerken bizim sokağın köşesinde rastladığım meyve satıcısının tezgâhı belki de bu sebepten dikkatimi çekmiştir, olabilir. ''Yarım kilo çilek ve bir kutu karadut alınıp afiyetle yenebilir pekâla, neden olmasın?...'' dedim ve eve bu renkli meyvelerle döndüm. Parmaklarımdaki dut lekelerinin de bir sakıncası yoktur bana göre, o kendine özgü mor renk orada dilediği kadar kalabilir...

İnternetten sipariş ettiğim kitaplar her zaman olduğu gibi, gene ben evde yokken çıkıp gelmiş! Olsun, ne yapalım, bunun için de ek bir zaman yaratılarak ilgili kargo şirketine gidilip alınabilir. İspanya'ya götüreceğim kitaplar tamamlanmak üzere, umarım son sipariş ettiğim de ben yola çıkmadan gelir. Bu kargo şirketleri tahminimce benim evi kollamaktalar, ne vakit evden ayrılacak olsam çatkapı gelip ''aha da evde bulamadık işte, çaldık çaldık açan olmadı, şu halde gelip kendiniz alıcanız paketinizi, oh ya, oh ya!..'' notunu kapıya yapıştırıp gitmekteler! Hayır, o kadar da beklerim gelsinler diye, gelen-giden olmaz, ben iki dakika dışarı çıkmayagöreyim, dönüşte küt diye kapıdaki not burnuma dayanır! Neyse canım, elbette vardır bunda da bir hayır...

Dün sabah TRT İzmir Radyosu'nun değerli Türk Halk Müziği sanatçılarından Osman Kalay'ın solo programının band kaydı vardı, keyifli bir çalışma oldu bizim için. Sanatçımız kendi yöresi olan Ege'den güzel türküler seçmişti, hem çaldı, hem söyledi, elbette araya hoş sohbetler de eklendi. Çalışmamızı tamamladıktan sonra arkadaşlarımla biraz vakit geçirdim, Radyo'daki bazı işlerimi hallettim ve eve dönmek üzere çıktım. Hava fecî sıcaktı, otobüste çantamdan mendil çıkarmak üzere klasik çanta içi kalabalığımla debelenirken elime bir nota kağıdı geçti. Açıp baktım, sevgili Osman Kalay'ın programında okuduğu türkülerden birine aitti. Talip Özkan hocanın Bergama yöresinden derlediği bu türkü benim dünyaya geldiğim 1965 senesinde notaya alınmıştı. Sözlerini okuyup gülümsedim:)

Sandık üstünde sandık
Aman efeler yandık
Düşünmeden söz verdik
Biz sizi bir adam sandık

Ne güzeldir şu türkülerimiz, lâfı fazla uzatmadan ve kafiyeyi de bozmadan söyler söyleyeceğini işte böyle. Türkülerin cümlesine selâm ile...

5 yorum:

Hasan dedi ki...

Handan Hanım İspanya yolculuğu için hazırlıklarınız sanıyorum son aşamada. Ben gidiş gününüzün 15 Mayıs olduğunu biliyordum ama pazartesi yanlış değilsem Geceden Sabaha nöbetiniz var, program dolayısıyla bir kaç gün sarkacak herhalde. Yazınızla ilgili inşaalah seyahatten önce beklediğiniz, sipariş ettiğiniz kitapları alır, öyle yolculuğa çıkarsanız. Ayrıca Osman Kalay'ın band kaydı yapılan ve sizin sunduğunuz program acaba radyodan yayınlanacak mı? sanıyorum Radyo 4'de yayınlanır. Ben tekrar size şimdiden hayırlı yolculuklar diliyor, İspanya'da bile olsanız yazılarınızı ve oradaki izlenimlerinizi merakla bekleyeceğimi belirtmek istiyorum. Hoşçakalın:)

Handan Demiralp dedi ki...

Değerli Hasan Bey; seyahat hafta ortası, son gece yayınım ise C.tesi gecesi, sonra izinliyim. Evet, hazırlıklar devam ediyor. Oradaki arkadaşlarımın istediği bazı şeyleri tamamlıyorum. Osman Kalay'ın programı ''Türkülerle Geziyoruz'' ve zannediyorum yazın yayınlanacak. Hangi kanal olduğunu bilmiyorum açıkcası. Yazılarım İspanya'dan da devam edecek elbette. İlginize teşekkür ve sevgilerle...

Hakan dedi ki...

Masallah Hasan Bey Handan Hanimin asistani gibisiniz :) RHM

Handan Demiralp dedi ki...

???? Asistan?.. Enteresan... Ayrıca kime ne, hangi Hakan? Allah Allah?

Hasan dedi ki...

Ben sadece Handan Hanımın bir okuru ve bir dinleyicisi olarak yazıyorum. Ama bu durum bir asistan olarak değerlendiriliyorsa ben bundan gurur duyarım.