11 Mayıs 2010 Salı

Bizim evin halleri, oynat nazik elleri!..

Özetle şöyle ifade edilebilir: ''Heryer heryerde+ herşey heryerde!..'' Bu yeniden yapılanma dönemleri hep benzer değil midir ki zaten, taşınmalar, yerleşmeler, kökten temizlikler, tadilâtlar, eskilere teşekkür edip göndererek yenilere yer açmalar... ''Daha yapılacak çok iş var...'' diyordum ama, maşallah bir gayret/bir hareket, neredeyse sona geldik bile. Hem bu ''hoppacık''lık hali sonsuza dek kalmayacak ya bizimle...

Michelangelo'nun ''Capella Sistina''sı salonun içinde habire yer değiştiriyor, bir o duvara, bir bu duvara dayanıyor. Büyük ustanın bu muhteşem eseri, bizim evin içindeki telâşlı hallere sessizce tanıklık ediyor. Her halükârda; evimin en kıymetlilerinden olan bu eser gözüme iliştikçe ruhum aydınlanıyor, zihnim ferahlayıp serinliyor...

Evde bir kalabalık, bir kalabalık; Koçtaş insanları Arstil insanlarıyla selâmlaşıyor, Samsung insanları zaten ayrı bir köşede çalışıyor. Sonra onların kurup monte ettikleri bir kenara konurken kapı çalıyor, bu defa eski eşya alıcıları, spotçular geliyor. Telefonlar susmuyor, saf ruhlar oradan oraya koşuşuyor, çay-kahve makinesi tam kapasite çalışıyor, evin içinde koliler, ambalaj kağıtları ve köpükler, pıtırcıklı naylonlar, her türlü alet-edevat uçuşuyor! Sanmayın ki şikayetçiyim, hayır efendim, halimden memnunum ben, harekette bereket vardır demişler, hayatımızın tozları atılıyor, gayet iyi oluyor. Bütün bu telâşla birlikte, aslında hane halkı harika bir geleceğe hazırlanıyor:)

Yeni sandalyelerin arkalığından meleklerimizden biri gülümsüyor, bu gibi küçük detaylar beni mutlu ediyor, değişim ve dönüşümdeki hayrı hatırlatarak adetâ yeniden şarj olmamı sağlıyor:) Bu sayede evimizin içinden ve benim dilimden ''şükür'' ve şükran enerjisi hiç eksik olmuyor. Sevgi ve minnetle gönderiyorum hayatımdan eskiye dair ne varsa, zira biliyorum, evren bu tarzı seviyor. İşbu tarz evrenden onay almış olsa gerektir ki; evimize ve hayatımıza durmadan müjdeli hediye paketleri gönderiyor, Çekim Yasası icabı daima ''kötü'' kötüyü, ''iyi'' ise iyiyi çekiyor. İçimizin çekirdeğindeki niyet her ne ise, hayatımız da ona göre şekilleniyor...

Derken efendim; bizim evin bu karışık görünen halleri içinde, eve girip çıkanların hesabı tutulamazken bilgisayar ekranımda şak diye bir e-posta beliriyor. Seyahat acentasından gelen bir elektronik bilet bilgisi bu, üzerinde İzmir yazıyor, Madrid yazıyor, ''vejetaryen mönü talebi'' falan yazıyor. Ellerimi çırpıp ''oleee!..'' diyorum sevinçle, burnuma İspanya kokuyor:) Gelecek hafta bu çok sevdiğim ülkeye bilmemkaçıncı defa olmak üzere yolcuyum ya (hakikaten hatırlamıyorum artık kaç defa gitmiş olduğumu bu arada, düşünmem lâzım çıkartabilmek için, valla...), gene içim içime sığmıyor. Varsın evde heryer heryerde olsun, ruhum valizini topladı çoktan,  elinde pasaportu-bileti, şık-şıkırdım giyinmiş, uçuş saatinin gelmesini bekliyor:)

8 yorum:

Unknown dedi ki...

İyi yolculuklar dilerim Handan Hanım. Ben de belki hafta sonu bir kaçış yapacağım,yarın kesinleşecek.İspanya'yı çok merak ederim hatta birkaç İspanyolca diyalog da öğrenmiştim zamanında.Ne diyeyim, Vaya con dios ! :) Sevgiler. Nur

Handan Demiralp dedi ki...

Teşekkürler değerli Nur Hanım. İspanya meraka değer bir ülkedir hakikaten, ben ne vakit gittiysem keşfedecek yeni şeyler sunmuştur bana. Gene öyle olacağından eminim. Çok sevgimle, iyi dilekleriniz için teşekkürle...

Pirate/Korsan dedi ki...

Ispanya Michelangelo neden baglanti kurdum ben :))) Iyi yolculuklar en kocamanindan optuk

Baturhan dedi ki...

Senin iki sene bir evde oturduğunu tarih yazmaz arkadaşım, bu sefer taşınamadığından evin içinde taşınıyorsun tevekkeli.. Kolaylıklar diliyorum. Aslında ev yerleştirmek konusunda sen biraz tembelsindir bilirim, gelir gider bakardım açılmıyan sandık sayılarına ama şimdilerde tetikliyen başka şeyler olsa gerektir..:)

Baturhan dedi ki...

Senin iki sene bir evde oturduğunu tarih yazmaz arkadaşım, bu sefer taşınamadığından evin içinde taşınıyorsun tevekkeli.. Kolaylıklar diliyorum. Aslında ev yerleştirmek konusunda sen biraz tembelsindir bilirim, gelir gider bakardım açılmıyan sandık sayılarına ama şimdilerde tetikliyen başka şeyler olsa gerektir..:)

Handan Demiralp dedi ki...

Can Hakan; dileklerin için teşekkürler, sağol:) Bu arada, bizim TRT FM yemeğine giderken tıklım-tıkış doluştuğumuz arabada döndüre döndüre çalınan Işın'ın son albümü ile alâkalı yazdıkların da bir nevî ''Çekim Yasası'' ispatıdır diyor ve gülümsüyorum...

Batos'cuğum; kişisel tarihime şöyle bir göz attım da, 2002 senesine kadar epeyce istikrarlı davranmışım aslında bu konuda. İşin şirazesi bu tarihten sonra kaymış yani. Zaten bir sen, bir de sevgili ''gecea'', ne söyleseniz kabûlümdür artık bu konuda:) Kulaklarınızı çınlata çınlata yapıyorum işte birşeyler. Gayet güzel oluyor ama. Bu, eve gelip olan-biteni denetleyen canım anacığımın fikridir valla. Sen burada olsa idin epeyce yoluşacağımız kesindi, neyse, bil ki açılan sandık sayısı ve geçerli oy sayısı bu defa denk. Evin içine renk geldi be yâhû, renk:) İlgili açıklamaları sonraya bırakıyor ve sevgimle kucaklıyorum canım arkadaşım...

Baturhan dedi ki...

Seni çok seviyorum canım benim, biliyorum senin şiraze Ankara'da kaydı :) Yolun her daim açık olsun, şen gidişler şen gelişlerle dolsun.
Amelia'ya benden selam götür..

Handan Demiralp dedi ki...

Ah; bizim güzel Amelia... Elbette götürürüm. Zaten Pazar günü Madrid'de olmayı benim meşhur bitpazarım El Rastro'ya denk gelsin diye özellikle istedim. Belki bu defa Fransa'ya da geçeceğim. Takipte ol Batos'um, ben de seni ve sana ait olanları çok seviyorum. Kucaklıyorum...