24 Mayıs 2010 Pazartesi

Çan-çin-çon...

Başlık Çince çağrışımlı ama aslında alâkası yok; zira bu Pazar gününü İspanya'nın Şirince'si denebilecek tarihî Chinchón köyünde geçirdik. Benim bulunduğum yer ''La Posada'' denilen etnoğrafya müzesinin bahçesi oluyor, daha doğrusu sonradan müzeye dönüştürülmüş çok eski bir köy evinin avlusundaki çamaşır yıkama yeri burası. İnsanın eline bir kalıp sabun alıp çitileye çitileye çamaşır yıkayası geliyor ama ne çare, yanda görülen üzeri örtülü kuyuda artık su bulunmuyor...

''La Posada''nın çooook eski kapılarından biri önündeyim. Dışarısı oldukça sıcak ama bu taş köy evinin avlusu ve içi gayet serin. Anıların derinliği ve serinliği midir bu, bilinmez...

Alın size İspanyol işi bir ''döven'', mantık aynı mantık zaten. Buğday tanelerini sapından ve kaba kabuğundan ayırmak için Anadolu'da da aynı şey kullanılırdı eskiden, öküzlerin çektiği bu dövenlere çocukluğumdan aşinayım, dolayısı ile ana geçim kaynağı tarım olan bu tarihî köyde ona rastladığım için fazla şaşırmadım. Chinchón'da halen geleneksel üsûllerle sebzecilik, zeytincilik ve tahıl üretimi yapılıyor. Ayrıca üzüm bağları ile meşhur olan bu köyde şarapçılık da yaygın bir gelir kaynağı. Tıpkı bizim Şirince'miz gibi. Sonradan bu gelenekselliği turizmde kullanmayı akıl etmişler ve şimdi dar sokaklar gezgin kaynıyor. Eski köy evleri ve geleneksel hayat şehir insanının ilgisini çekiyor...

Gün döndü-dolaştı, nihayet Madrid Xanadu alışveriş merkezinin ünlü Brezilya restoranı Chimarrão'daki akşam yemeğine ulaştı. Restoran özel üsûllerle pişirilen etleriyle tanınıyor, kömür ateşinde pişirilen etler dev ebatlardaki şişlerle servis ediliyor. Benim payıma ise bu çok zengin mönüden her zamanki gibi pilav, salata, siyah soslu fasulye, patates kızartması ve bildiğiniz sade su düşüyor. Hiç de şikayetçi değilim halimden, arkadaşlarım kolesterol şokuna girmek üzereyken ben gayet hafif kalkıyorum yemekten:) Özetle; her halükârda ''yaşasın vejetaryenlik'' diyorum ve  Madrid'den herkese iyi haftalar diliyorum...

Hiç yorum yok: