7 Mart 2010 Pazar

Uçuşumuz rötarlı sadece, hayatımız değil...

Sabah uçağı ile gelip, akşam uçağı ile dönecek bir yolcu için belki de en tatsız şeydir rötar. Ama bu sadece bizim ülkemize has bir vaziyet değildir ki; dünyanın her yerinde uçaklar kimi sebeplerle rötar yapabilir. Hem ben havaalanlarında vakit geçirmeyi seven biriyimdir, çantada atıştırılacak birşeyler, iyi-kötü bir kitap ya da dergi, mp3çalarda da sevdiğim müzikler mevcutsa makûl sınırları aşmayacak bir rötara her zaman tahammül edilebilir...

Beraberimde uçağı benimkinden önce ve rötarsız kalkacak bir arkadaş varsa, onu uğurlayana kadar muhabbet etme imkânı da var demektir ve bu her halükârda iyi birşeydir. Gerçi az sonra uçağı için  ''kalkışa hazır'' anonsu duyulacak ve muhabbet mecburen sona erecektir ama olsun, arkadaşı çıkış kapısına kadar götürmek ve hayırlı yolculuklar dileyerek vedalaşmak da kendi içinde anlamlı bir törendir...

Sonra onun uçağı kalkar, sen yerine döner ve beklemeye devam edersin. Hayatındaki önemli bir dönemeci geride bırakmış olmanın tuhaf huzuruna, artık adamakıllı keskinleşen yorgunluğun da eklenir. Kulaklığından zihnine dağılan müzik ne kadar kıpırdak olursa olsun çaresiz uykun gelir. Esneye esneye tüketirsin zamanı, hem bu bekleyiş sana sükûnet içinde düşünme fırsatı da verir. Bilirsin ki; ne kadar uzun görünürse görünsün, hiçbir rötar sonsuza kadar değildir. Neticede senin uçağın için de ''kalkışa hazır'' anonsu gelir. Bir süreliğine havaalanı koltuğuna yayıp dağıtmış olduğun varlığını toparlarsın, bütün gün gerekli-gereksiz türlü haberleşmeye aracılık etmiş cep telefonunu intikam alır gibi kapatırsın, montunu ve yorgunluğunu sırtına geçirip uçağına biner, koltuğuna yerleşip uyku pozisyonu alırsın. Pilot rötar için özür dileyip ''kabin ekibi, kalkış için yerlerinize lûtfen'' dediği sırada sen muhtemelen çoktan başka bir boyuttasındır, öyle ki bu sıradan anonsu dahî duymazsın. Ankara bütün hikâyeleri ve ışıklarıyla arkanda kalır, artık geride bıraktıklarına değil, önünde uzanan yola bakman gerekir. Ve uykuya dalmadan evvel şu düşünce döner zihninde; ''çok şükür uçuşumuz rötarlı sadece, hayatımız değil...''

Bu Pazarın favorisi: ''Doğruyu söylediğin zaman sana kimse inanmayacak! İşte, yalan söylemenin cezası budur... (Talmud)

2 yorum:

Baturhan dedi ki...

Ben bu yazıdan Ankara'ya gelip döndüğünü anlıyorsam lütfen beni arama!..

Handan Demiralp dedi ki...

Lûtfen cep telefonunu kontrol et sevgili arkadaşım; Fatih de şahit ayrıca, bunu konuştuk çünkü... Her halükârda sevgimle...