5 Temmuz 2009 Pazar

Uygunlar-Uygunsuzlar...



Bir köpeğin birkaç saat önce hayatını kaybetmiş sakat kedi arkadaşını belki yeniden canlanır umudu ile durmadan yalaması, başında ağlaması, cesedini defnetmek üzere almaya gelenlere ısrarla manî olması ne kadar uygun bir vaziyetti?..
(Felçli kedi oğlumuz, birtanemiz, çok özelimiz Umut'umuz geçtiğimiz senenin Ekim ayında, Ankara'da hayatını kaybetmişti, yukarıdaki onun evrenin bu boyutunda çekilmiş son resmiydi, daha sonra başında sabaha kadar yanan mumlar üflendi, tütsüler tükendi ve Umut bembeyaz örtüsüyle arka bahçemizde toprağa verildi... Hâlâ bizimle, çok uzaklara gitmedi...)



Ya buna ne demeli? :) Köpek kız Fadik'i bıkmadan-usanmadan oynatan sevgili Canip Baran'a bir kez daha teşekkür etmeli...



Haklısın Gulcy; doğrusu Cheetos patisi öpülecek kediydi... De; benim asıl merak ettiğim başındaki o zafer tacı Büyük Roma İmparatorluğu'nun hangi dönemindendi?:)




Bu da insanlık tarihindeki varlığı boyunca içinde zeytinyağı, şarap gibi kıymetli likitleri ya da bozulması istenmeyen gıda maddelerini saklamak üzere kullanılmış olan toprak küpün bizim evdeki uygunsuz vaziyeti:) Kedi kız Bebeto gençlik ve güzelliğini işte böyle muhafaza etmeyi seçti...
.......................................................................................
Ve bir haber, özellikle eski blog sayfam ''Tırmık İzi''nin takipçilerine, ''Tırmık İzi''ni kitap yapan o muhteşem ilgiye tekrar sevgi ve sonsuz teşekkürle...

5 yorum:

ben-ce dedi ki...

Onlardan öğrenecek ne çok şeyimiz var aslında değil mi?Sevgiler

Handan Demiralp dedi ki...

İnsan ''ego''sunu yenemediği müddetçe sevgili Tweety, bu saf ruhların bilgisine eremeyecek ne yazık ki. Farkındalıkların çoğalması dileği ve sonsuz teşekkür ile...

Adsız dedi ki...

ayy ben yerim o adaşım cheetos'umu.. :)

Demet dedi ki...

Bugün Remzi Kitabevi'nden aldım Tırmık İzi'ni. Heyecanlıyım aynı zamanda çarçabuk bitmesin diye başlamaya korkuyorum :)
İnternet ortamına yazılanlar da kalıcı elbet ama bizleri kitap kokusundan da mahrum bırakmadığın için şimdiden çok teşekkürler Handan.
Sevgiler...

Handan Demiralp dedi ki...

Sevgili Demet; ben çok acemî bir yazarım ya henüz, alışamadım bir kitabımın olmasına:) O bana bakıyor günlerdir, ben de ona, hani deyim yerindeyse dokunmuyoruz birbirimize, çekingen bir hâl içindeyiz karşılıklı... Ama ısınıyoruz zannederim yavaş yavaş, aramızdaki o tuhaf vaziyet değişiyor sanki. Evet, bir tür yabancılaşma yaşıyorum, içindekileri bizzat ben yazmış olduğum halde adetâ başka birinin kitabını elimde tutarmış gibi hissediyorum. Sana bütün varlığımla teşekkür ediyorum elbette, keyifli okumalar, sevgiler... Daima...