17 Temmuz 2009 Cuma

Ezik domatesler ne hisseder?..

Ezilmiş oldukları gerçeğiyle yüzleşmeleri lâzımdır evvelâ; bunu kabûllenmeden bir sonraki aşamaya geçemeyecekleri açıktır. Asıl gayeleri ile akıbetleri arasında artık büyük bir fark vardır. Çekirdeklerini dışarı uğratan o darbe artık herneyse, geri sarılabilir, hiç olmamış sayılabilir, başa alınabilir birşey değildir, olmuştur, bitmiştir... Belki her biri aynı şeyi düşünmektedir farkında olmadan, içlerinden ''bunu haketmek için ne yaptım?'' sorusu geçmektedir. Acı duyup duymadıklarını bilemem ama bu vaziyetleri hayli hüzün vericidir. Onlar için eski hale dönmek imkânsız olduğu en başından bilinen, hastalıklı bir aşk gibidir. Darbe alıp yırtılmış, ezilip patlamış yerlerinden şiddetli bir kendine acıma kokusu yükselir, kabuklarının altından öfke, keder, çaresizlik, kimsesizlik gibi duygular gidip gelir. Öylece beklerler içine kondukları tabakta, onlar için birşeye gene onlar adına karar verip yapmak gerekir. Kaldırıp atmadan önce belki son birşey söylenmelidir; ''zaman varlığa şiddetli bir darbedir ve hayat ezer, hayat incitir''... Ne çare; bu kısa hikâyeden geriye kalan tabaktaki üzgün domates çekirdekleridir...

8 yorum:

Adsız dedi ki...

bu resim ve yazıyı çok beğendim..izin verirseniz kullanmak istiyorum alıntı diyerek..teşekkür ederim şimdiden, red etmeyeceğinizi düşünerek.

Handan Demiralp dedi ki...

Yazımı ve fotoğrafı kaynak göstererek kullanmanızda elbette bir sakınca yok ama merakımı mazûr görün; siz kimsiniz? Nerede kulananacaksınız, adınız, size ulaşılacak bir adres, bir kimlik niye yok? Selâmlar...

Adsız dedi ki...

Her ne kadar ezilmiş,hayat tarafından incitilip yıpratılmış olsalar da hayat olduğuna inanıyorum onlarda.Çünkü hala yaşama dair yeniden tohum vermeye ve yeşermeye dair çekirdekleri var...Ya bu hayatta ezildikleri halde bir de tüm varlığı ile yeşermek isteyipte çekkirdeklerini kaybedenler....Neler hissederler???

Handan Demiralp dedi ki...

Değerli ''adsız'' okurum; hayat kâinatın bütünselliği içinde varolan bir döngü zaten, herşey, hepimiz, tüm varlıklar bu döngünün birer parçasıyız. Bizim için hayat sona erdiğinde dahî biçim değiştirerek, başka bir formda ve boyutta hayatı desteklemeye devam ediyoruz çünkü. ''Başlangıç'' ve ''son'' kavramları üzerinde düşünmek gerek belki de, bir de sebepler elbette, onları atlayamayız. Yüce sistem içinde hiçbirşey nedensiz olmaz, muhakkak bir gerekliliği vardır ki olur. Deneyimlemeyi seçtiğimiz ne varsa hepsini teker teker yaşarız, bu sebeple aslında hiçbirşey ''başımıza gelmez'', bizzat biz seçimlerimizin sonuçlarını yaşarız. İlginiz için teşekkür ve sevgiyle...

ada demirci dedi ki...

merhaba;
ada ben yazınızı okudum açıkçası okurkende çok eğlendim çünkü bence komikti. hayata karşı umutsuz bakan bir ruh hali sergiler gibisiniz. herkes hayatının bir bölümünde ezik bir domates duygusu yaşamıştırmutlaka hatta siz bile. ama biz ezilen yerlerimizden yeni umutlar yeşertmeyi bilenlerdeniz etrafımızda hiçbirzaman tek değiliz ve olamayacağız. herzaman ezik yanlarımızı kapatan yaralarımızı saran birileri var. ve daimada olucak biz geleceğe karşı inançlı ve hayata karşı dirençliyiz . bizi ezme planları olsada. sanıyorum bunları kaleme alırken çok yalnız hissettiniz kendinizi ve güvenecek kimseniz yoktu. oysa biz koskocaman sevgi dolu umutlu ve mutluyuz. herzaman herşeye ve herkese dayancak kadar güçlüyüz. açıkçası bu domatesleri kimse kolay kolay ezemez ....

Handan Demiralp dedi ki...

Ben de sizin yorumunuzu okurken çok eğlendim:) Teşekkür ederim, sevgiler...

ada demirci dedi ki...

ben yazılarımın içerisinde komik olabilecek hiç birşey görmedim. sizin eyleniyor olmanız tamamen eleştiri kabul edemediğiniz için. yazılarınıza yapılan güzel yorumlar karşısında sizde memnuniyetle cvp verirken benim yorumum karşısında alaycı tavrınız hiç hoş değil.yazılarınızı internet gibi büyük bir platformda yayınlayabiliyorsanız herşeye açık olmalısınız. tavrınızı gerçekten esefle kınıyorum ve bu konudada takibinizi sağlayan arkadaşlarıma gerekli bildirimde bulunuyor olucam. sewgiler sunmanızıda çok tercih etmiyorum ayrıca ...

Handan Demiralp dedi ki...

:) Çok sevimlisiniz hakikaten ama, bundan sonra yazacaklarınızı tabiatı ile yayınlamayacağım. Kafî buluyorum bu kadarını zira. Beğenmediğiniz şeyi okumak, kafanıza uymayan blog yazarını takip etmek zorundalığınız yok ki zaten, size kim karışır? Tıpkı bana ya da bir başkasına da kimsenin böyle bir konuda karışma hakkının olmadığı gibi. Özgür bırakın kendinizi, bu kadar sıkmayın yani:) Değmez, inanın bana. Teşekkürlerimle...