15 Ekim 2010 Cuma

Mum...

Bazı mumlar yatsıya kadar yanar, bazıları da bitesiye kadar... Bazı mumlar en ufak bir esintide sönüverir, bazılarını da söndürme gayesiyle ne kadar üflerseniz üfleyin, söndüremezsiniz bir türlü. Hani doğumgünü pastalarının üzerine dikilmiş o renkli mumlar vardır ya, onların kısmeti dibine kadar yanmak değildir genellikle, biraz yanıp sonra üflenerek sönmektir kaderleri. Ama işte; bazen pastanın üzerindeki diğer mumlar nefesin rüzgârıyla hemen sönüverirken, içlerinden biri dirençli çıkar, sönmez. Oysa gelenek pastanın üzerindeki bütün mumların üflenerek söndürülmesidir, alkış sesleri arasında üflenecek ve sonra hevesleri kursaklarında kalmış sönük mumlar toplanıp pastanın kesilmesine geçilecektir. Ben eğer varsa başkaldıran, sönmemeye inat eden o tek mumun gayretine hürmet edilmesi gerektiğini düşünmüşümdür hep, diğerleri sönerken o yanmaya devam ediyorsa artık tükenene kadar yanmalıdır bana göre, söndürmeye uğraşılmamalıdır. O mum nefesle imtihanını geçmiş sayılmalıdır yani. Hakkıdır artık, bitesiye kadar yanmalıdır...

Eğer hayatlarımızda ne kadar üflersek üfleyelim, bir türlü söndüremediğimiz bir mum varsa artık onun dibine kadar yanma hakkını teslim etmemiz gerekir. Hâttâ; alevin çevresini ellerimizle kuşatıp o sıcak ışığı muhafaza etmeli, tükenene kadar yanmaya hak kazanmış mumu koruyup gözetmeliyiz belki de... Ki; o nefesle imtihanını geçmiştir, artık eriyip bitene, fitili kıvrılıp kendiliğinden sönene kadar bir daha asla üflenmemelidir. Zira bu da kendi içinde bir serüven, bir tür zaferdir. ''Son''u neresiyse, oraya kadar sürmelidir...

4 yorum:

Lale Kuyucu Azak dedi ki...

En çok muhafaza etmemiz gereken de içimizdeki mum. Kimileri, öyle bir mumdan haberdar olmazsa gerek ki, başkalarının içinde yakıp koruduğu sebatlı mumların ışığına düşman oluyor... Bülent Ortaçgil'in o çok sevdiğim şarkısında anlatılan o mum, ara sıra o şarkının sözlerindeki gibi yoklanmalı: "Sen içimdeki küçük mum/Hala sönmedin, yanıyor musun?/Gündüz aydınlıkta kaybolup/Gece olunca karşımdasın./Yalnız anlarımda, üşüdüğüm zamanlarda/Sen ısıttın beni..."

Sevgilerimizle...

Handan Demiralp dedi ki...

İçlerimizde direnç ve inançla yanan o mumları olmadık nefesler üflemeye çalışır daima, zaten mesele de budur ya, önemli olan o ışığı muhafaza edebilmek, her ne olursa olsun. Haklısın sevgili Lâle, daima en iyi dileklerle...

mavimina dedi ki...

Yüreğimde ki o küçücük mumu ateşleyen küçük ada prensesime selam olsun...=)

Handan Demiralp dedi ki...

Selâm olsun:)