19 Nisan 2010 Pazartesi

Bu defa nakka!../ 100.yazı...

''Geldi bahar ayları, gevşer gönül yayları'' diye bir söylem vardır ya; bizim saf ruhlara bakınca aklıma geliverdi. Kış boyunca, kırık-dökük birkaç kış güneşi hariç pencere önlerine uğramamış olan hane halkı havalar ısınınca derhal tavır değiştirdi. Hele de yavaş yavaş inen akşamı pencere önlerinden seyretmek bizimkilerin şu sıralardaki en özel keyfi...

Bu defa da Yağmur oğlan seyrediyor İzmir'in akşamını, ya da akşamın İzmir'ini... Bu işte sanki sessiz bir hiyerarşi var gibi:)

Ben bu manzaraya ''madalyonun öbür yüzü'' diyorum ve evimin arka tarafına bakan penceremdeki akşamı ön taraftakinden daha çok seviyorum. Zaten gittiğim ülkelerde, uğradığım şehirlerde, kaldığım otellerde de bu ''arka pencere'' tutkumu sürdürüyorum. Oralardan  yansıyan hayat daha sahici, daha içten, daha mütevazı geliyor bana; ön taraflardaki çoğu göstermelik şablonları bu yüzden pek tercih etmiyorum. Zannederim yeterince samimi bulmuyorum...

.....................................................................................................

Çok, günahın çok, derdim zaten çok

Gez, dolaş, gül, seni tutan yok!
Sakın sorma, yeniden açma, ah ne olur
Yok şakam yok, bu defa nakka!..


Düşe kalka, zar-zor kanıverdim aşka
Ama gel gör ki şefkati az
Bu defa son, bu defa asla!


Öğren kalbim öğren
Artık sen de uzatma
Bu sitem bile fazla...


Öğren kalbim öğren
Artık sen de utanma
Yeni bir rüzgara
Binelim gitsin...

Yeni Türkü'nün bu şarkısını da seviyorum; bestesi Derya Köroğlu'ya ait olan şarkının sözlerini Mete Özgencil yazmış. ''Nakka'' sözcüğüne gelince, hoş vurgulu ve söylemesi keyifli bir sözcük olup ''kesinlikle hayır, yok artık, oh-ha, çüşş, buraya kadar güzelim!..'' gibi bir anlamı var. İzlanda'daki yanardağ hikâyesinden yola çıkarak, tabiatın da artık insan türüne+pek övündüğü gelişmiş teknolojilerine  ''NAKKA!'' demekte olduğunu varsayalım ve sözcük kutumuza atalım derim, yeri gelir, ihtiyaç halinde çıkarır kullanırız, işe yarar:) Herkeslere blog sayfamızın 100.yazısından selâmlar ve iyi akşamlar. İmzalı ''Tırmık İzi'' kitabına talip olanlar, unutmayın, kura çekilişi için bekleniyor e-postalar... (Daha evvel verdiğim e-posta adresi yanında uygunsuzvaziyet@gmail.com adresi de kullanılabilir, her iki e-posta adresine gelen mektuplar birlikte değerlendirilecektir. Teşekkürle...)

3 yorum:

Pirate/Korsan dedi ki...

Hahahahahah yahu ne guzel kareler bunlar can dostum. Bizim cocuklarin fotograf cekilirken ki saskin halleri var ya heeeep guldurmustur beni. Bundandir kahkahalarin sembolu hahaha seklinda baslamis olmam. Yagmur oglan demek yetmez yagmur toroman oglanda donmus sirtini. Her ne kadar aldirmiyor gozukse de kulaklar size dogru kaymis yani dinlemede. Asayis berkemal durumu. Bayildim bayildim guzelliklere, selam olsun bizden hepinize. Tirmik Izi kitabini dilerim bu zamana kadar almamis biri kazansin. Bizim kitabimiz zaten elimizde. (E) gelip imzalaticaz herhalde :)))) Sonsuz opucukler bizden size.

Handan Demiralp dedi ki...

Sağol Hakan Cân:) Çocuklar bir alem, her halleri ile... İyi ki varlar ve iyi ki o katışıksız, menfaatsiz, saf enerjileri etrafımızda her zaman. Korsi'nin can kardeşi Bebeto'yu sana yollamayı çok istedim ama, senin ruh halini kestiremediğimden durdurdum kendimi. Bilmeni istedim. İmzaya beklerim:) Çok sevgimizle ve teşekkürle...

Pirate/Korsan dedi ki...

Ne guzel dusunmussunuz. Ama bu ara o kadar fazla santiye dolasiyorum ki isim geregi hep bir yerlerdeyim. Su durum bitsin bir hele ardindan neden olmasin diyorum. Hem de oglumun birinci yili dolmus olur, dusuncesindeyim. Bebeto ile beni derinden etkilediniz. E bunu dusunurse bizim canimiz dusunur. Kismet dost ama bu dusunceniz coook ince dusunulmus harika bir fikir. Olur elbet neden olmasin