1 Nisan 2012 Pazar

Ümit:)



Yeni izledim evet; ''Entelköy Efeköy'e Karşı'' isimli o çok hoş filmi ancak izleme imkânım oldu. ''Dondurmam Gaymak''ın yönetmeni Yüksel Aksu'nun benzer lezzetteki bu sıcacık Ege filminde, seni canlandırdığın ''Entel Enes'' rolünde gördüğümde sevgili çocuk, aklıma öğrencim olduğun zamanlar geldi tabii, yıllar önceki hakiki Akademi İstanbul günlerimiz, kedilerle aran çok iyi olmasa da dersler için arada geldiğin Fulya'daki o ufacık evim, metin okumalarında ''üff hocam ya, siz böyle karşımda sınav yapar gibi durunca heyecanlanıp takılıyorum, napiym!'' dediğin için salondaki kanepenin arkasına saklanıp ''işte şimdi görmüyorsun beni, hadi bakalım tekrar, bahane yok, baştan alıyoruz!..'' diye diye seni saatlerce çalıştırmalarım, İstiklâl Caddesi'ndeki kahve muhabbetlerimiz, beraber izlediğimiz ''Green Mile/Yeşil Yol'' filminin sonunda ben boğula boğula ağlarken bana kağıt mendil uzatman falan... Baba acımız da ortaktı, çoğu kırılganlığımız da. Bazen ben senin hocandım, bazen de sen benim:) Dertleşirdik, dedikodu yapardık, gülerdik, ağlardık acıyan yanlarımızı birbirimizden hiç saklamadan... Şimdi övünüyorum başarılarınla, çok sevdiğim bir eski öğrencimi kaliteli işlerde izlemek gurur veriyor bana.  Ümit Olcay; (biz hiç kullanmasak da, adının başında Ahmet de var) yolun hep açık OLsun, sen anacığının sevgili ve çok vefalı evlâdı olduğun kadar benim de güzel gözlü, biraz haşarı, dersten sıkıldığında kaynatmanın muhakkak bir yolunu bulan ama hiç kızamadığım koca çocuğumsun:) Varsın 37. yaşını kucaklamana şunun şurasında birkaç gün olsun yani, ne farkeder? Beraber çektirdiğimiz matrak bir fotoğrafımız vardı, bir on yıl geçmiştir herhalde üzerinden, benim suratım solaryum yanığı, sen fena halde babyface tabii, o zamanki komik hallerimiz işte, bulursam onu da yayınlayayım da zaman tüneline dalalım, gülümseyelim. Kelimelerin sonunu yutma, doğru nefes al,  hadi bakalım tekrar okuyoruz, bu defa daha dikkatli, bak gene haylaz espriler yapıp sakın kaynatma dersi haa, tamam mı?:)

Hiç yorum yok: