5 Nisan 2012 Perşembe

Özetle...


Üşenmedim; sevgili Ümit Olcay ile seneler evvel çektirdiğimiz fotoğrafı arayıp buldum:) Bin bilmemkaç fotoğraf arasından bulup çıkarmanın zor olacağını sanıyordum ama, hiç de öyle olmadı, elimi attığım ilk albümde ve bir defada şak diye buluverdim. Bulduğuma da pek sevindim, herşeyin dijitalleştiği şu zamanda, karta basılmış bir fotoğrafı elimde tutmak keyifliydi doğrusu, belleğimi yanıltmayan fotoğraf arşivime ve bizi olgunlaştıran, çay misali demleyen zamana teşekkür ederim. Şimdikinden en az on yaş daha genç olabiliriz bu fotoğrafta ama; mevcut ve yaşlanmış hallerimiz bence çoook daha iyi:) ''An''dayız, farkındayız, büyüdük, biriktirdik, denedik, denendik, tatlanıp lezzetlendik, daha güzel OLduk şimdi çok şükür, öyle değil mi?..
 
Karma hikâyesinin üçüncü ve son bölümünü yazacaktım gûya; araya milyon tane başka şey girdi, hayatın temposu da şu sıralar epey yükseldi. Sevgili Sami Şarhon hoca 13-14 Nisan'da farklı çalışmalar için gene Ezberbozan'da olacak, onları organize etmem gerekti. Radyo'da işler yoğun, öte yandan okuma manyaklığım zirve yapmış durumda, başucu kitaplarım her zaman olduğu gibi gene üstüste, dizi dizi! Zihnim ve mor işaret kalemim son sürât çalışmakta yani. Uykumdan zaman aşırıp okumayı daha ziyade tercih ediyorum geceleri... E sabahları da vaziyet gördüğünüz gibi, bizim yatakta daima en geniş yeri kaplayan yegâne şey: KOŞULSUZ SEVGİ :) Yoga, meditasyon,  farklı şifa çalışmaları, melek enerjileri, izlenmesi gereken filmler, gelenler, gidenler, telefon ve e-posta trafiği, şu-bu derken, araya epey zaman girdi. Ama yazacağım, öyle sonunu bağlamadan bırakmayacağım tabii. Üç müsait günüm var önümde, seçeceğim birini ve artık dağıtacağım o bahsettiğim karmik Oscar ödüllerini:) Sonunu bekleyen ve merak edenler, bu kadar beklediniz, azıcık daha bekleyin e mi?.. Şimdi gene yoğun bir günün ardından dinlenmeye çekilme vakti. Özetle; herkese bizden bolca selâm+sevgi...

6 yorum:

Bir Bilen Batos dedi ki...

Fotoğraflar çok güzel, sıcacık.. Günümüz kareleri de güzel elbet ama bence onbeş yıl evvelide hiç ama hiç fena değilmiş hani....

Handan Demiralp dedi ki...

Sağol canım arkadaşım, senin fotoğraf gözün sağlamdır, iyi fotoğrafçısındır mâlûm. Bizi biz yapan her ne varsa, hepsine şükranla diyelim. Kucaklıyorum...

Melek dedi ki...

Kosulsuz sevgı :) ne kadar gercegını yansıtır kı,benım, sızın veya onların kosulsuz sevebılmesı mumkun mudur?

Handan Demiralp dedi ki...

http://kosulsuz-sevgi.com/
En azından öğrenilebilir birşey ki; bunun için yapılan çalışmalar var yukarıdaki gibi... Çalışmak lâzım yani, teşekkürle.

Melek dedi ki...

Basaranlar var yanı :)

Handan Demiralp dedi ki...

:) Şöyle açıklayayım ben en iyisi; ''saf ruhlar'' dediğimiz hayvanat zaten fıtratında varolan bir yaradılış özelliğinden hareketle insan türünden mal, mülk, kıyafet, ziynet, ev-bark, servet, eğitim falan beklemeden, hâttâ sevgiye sadakât dahi beklemeden sevebiliyor. Senelerce baktığı hayvanını sokağa ya da ücra bir yere terkeden, bunu yapabilen insanı, sahibini gene de unutmuyor. Sadakâti önemseseydi böyle olmazdı, değil mi? Misal yani. Karın tokluğuna, hâttâ bazen onu bile umursamadan (sokakta kağıt toplayarak geçim sağlayan ya da evsiz insanlara bakın, yanlarında bir ya da iki köpek görmeniz çok olasıdır, acep niye?)sevgiyle sadakâti birleştirebiliyor. İnsan başta koşulsuz sevmiştir diyelim, ancak zaman içinde tokatları yemeye başladığında sorgulamaya da başlıyor tabii. Çünkü koşulsuz, kendi gibi sevmek çoğu defa apaçık ''enayilik'' olarak algılanıyor. Suiistimâle bu kadar açık olan bir konu, bir müddet sonra açıkta bırakılan peynir misali kokuşmaya, bozulmaya başladığında işler değişiyor. Çünkü ''en enayi'' bile ancak bir müddet bekler, izler, sonunda uyanır, ayılır, sonsuz şans ve fırsat vermez kimseye, değil mi? Bu nedenle; karşılıklı öğrenilen ve hayata geçirilen birşeydir bahsettiğimiz, insan ruhu üzerinde ince işçilik yani, evrenin kutsal ''alma-verme'' dengesi içinde yürümesi gereken bir alış-veriş. Hayvanların sorunu değil bu zira onlarda yaradılıştan var. Biraz uzunca oldu belki ama, anlatabildiğimi umarım. Bizler sadece insan olarak doğan varlıklarız, insan OLma sürecimiz yaşadıkça devam ediyor. Tekrar teşekkürler, hayırlı günler...