23 Ağustos 2011 Salı

Küllîyen ''iyi''leşme...

''Kelebek kozasından çıkmak için savaşım vermezse asla uçamayacaktır...''
(Bu durumda; kozayı yırtıp onun vermesi gereken doğal mücadeleye engel olunmamalıdır. Akışa uyumlanın, ona direnmeyin. Olan herşeyin mutlaka bir sebebi vardır ve biz bunu her zaman bilemeyiz, olağan akışı değiştirmeye yönelik müdahaleler evrensel dengeleri bozar ve kaş yapayım derken göz çıkarabilirsiniz...)

''Gücenme olumsuzlukların üzerinde yoğunlaşma eğilimine sebep olur, alma ve verme fırsatlarını kaçırırız. Gücenme kalbimize yerleştiğinde sevgimizi vermekte özgür olamayız...''
(Sevgiye çok fazla koşul konduğunda, vermenin ve almanın doğal akışı bozulur. İçsel olarak başkalarını cezalandırmayı istemenize rağmen, cezalandırılan siz olursunuz. Kendinize acıyarak,  daima başkalarını suçlayarak, gücenmişliğinizi besleyerek sevginin doğal akışını kesersiniz. 
Ne kadar zor görünürse görünsün, bağışlamayı öğrenmek işte bu yüzden gereklidir...)
''Yaşamda dikkatinizi yönelttiğiniz şeyler artar. İnandığımız yarattığımızdır. Herhangi birşeyi tutku derecesinde istemediğimizde, o şeyi kendimize daha   fazla çekeriz...''
(Dışınızdaki anlayışsızlık, haksızlık, yalancılık, duyarsızlık, şiddet vb. olgulardan mütemadiyen şikayet etmeye devam etmeyi elbette seçebilirsiniz ama bilmelisiniz ki; böyle yaparak bu hoşlanmadığınız, istemediğiniz şeyleri sonlandırmanız mümkün olmayacaktır. Zira içinizdeki odada her ne varsa, dışınızdaki gerçeklik de onun yansımasıdır. Meditasyon yapın, dinî inancınızın ne olduğu ya da olup olmadığı hiç önemli değil, yapın, böylelikle içinizdeki odaya girip bir bakın, kendinizi temizlemeden dünyayı temizlemeye çalışmak boşunadır...)

Fotoğraflar: Ezberbozan Atölye/Yağmur ile meditasyon
Alıntılar     : John Gray/How To Get What You Want and...

8 yorum:

Çiğdem Atabey dedi ki...

"Olan herşeyin mutlaka bir sebebi vardır ve biz bunu her zaman bilemeyiz" Aynen de öyledir.. Bilemez ama debelenir, kabul de etmez, niye böyle diye paralarız kendimizi..

Handan Demiralp dedi ki...

Zihnin illüzyonları Cheetos'cuğum; zihin daima sebep bilmek ve tanımlamak ister ya, etiket kullanmak ister. Hep aynılara tutunmak, direnmek, diretmek ve lânetlemek insanı döngülere hapsediyor, sen de bunlar üzerinde hayli düşünmüş, çalışmış ve yazmış bir insansın. İnsan en fazla kendi üzerinde çalışmalı diyorum ben bu yüzden, kollektif bilinç yükselmesi böyle mümkün olacak. Çok sevgimizle...

Kendi Merceğimden dedi ki...

Merhaba Handan Hn.,

Yıllar yılı takipteyim sizi. Hala Tırmık İzi yazılarınızı ara ara okuyorum. Hepsi için teşekkürler fırsat bulmuşken.

Son yazınızda ''Yaşamda dikkatinizi yönelttiğiniz şeyler artar. İnandığımız yarattığımızdır. Herhangi birşeyi tutku derecesinde istemediğimizde, o şeyi kendimize daha fazla çekeriz...'' paragrafında "tutku derecesinde istemediğimizde" kısmına takıldım. Ben isteklerimi olmuş gibi ve olduktan sonra bana ne hissettirirse o his ile istiyor ve yaşıyorum. Yani tutku çok.

İkilemde kaldığım için yazmak istedim.

Ne dersiniz?

Sevgiler

Handan Demiralp dedi ki...

Değerli okurum; aslında ikilemde kalınacak birşey yok zira bu nitelemenin tersi de aynen doğru.Burada mühim olan ''tutku''.Nefret ettiği şey bu yüzden insanın burnunun dibinde beliriyor. Nefret tutku içeren,güçlü bir his.Tutkuyla istediğimiz şeylerin OLması da gene bu sebepten.Sizin formülünüz gayet doğru,istediklerinizi olmuş kabûl ederek ve hâttâ bunun için sıkça şükrederek, bütün zihniniz ve duyularınızla o OLma halini deneyimliyorsunuz anladığım kadarı ile.Ve evrenden size yansıması fazla sürmüyor elbette:)İsteklerinizde tutkunuz hudutsuz olsun ama istemediklerinizi tutkudan yoksun,fakir ve ilgisiz bırakın. Korkunun ve nefretin tutkusuyla OLdurmayın.John Gray bunu demek istiyor. Dileklerinizi gerçek kılacak gücünüz ve tutkunuz hep sizinle OLsun,çok sevgi ve teşekkürlerimle...

Kendi Merceğimden dedi ki...

Asıl ben teşekkür ederim ilginiz ve ayırdığınız zaman için.

Doğru yolda olmanın teyidi de içimi rahatlattı.

En içten sevgilerimle.

Seda

Lale Kuyucu Azak dedi ki...

Yağmur'a söyle, onu çok seviyoruz. Kardeşlerini de çok seviyoruz ama, bu çocukta bir şeyler var...

Benim kafamsa şu noktada karışıyor: Bizim bir şeyi istememiz/istemememiz, ya da isteyişteki duygunun şiddeti dışında bazı etkenler yok mudur? Yani bunlardaki bireysel ayarlamaları doğru yapınca, OLması için yol hakikaten açılır mı? Belki de açılma, bireysel ispatla olan bir şey ve bu soru da gereksiz olabilir :)

Sevgilerimizle...

Lale Kuyucu Azak dedi ki...

Ve tabii "kediyle meditasyon da nasıl yapılır ki acep?" sorusunu çok güzel cevapladınız. İkinizi de candan kucaklıyorum :)

Handan Demiralp dedi ki...

Evrende varolan herşey enerjidir biliyorsun Lâle'ciğim;titreşimler gerçeklik boyutunu oluşturur.''Korktuğum başıma geldi'' kelâmını hatırla, aslında bunun da özünde aynı mantık mevcut.Negatif egemense negatif,pozitif öyleyse pozitif. Kader plânı denen bir olgu elbette mevcut ama onu da yüksek bilinç dediğimiz ruh özümüz seçiyor zaten. Bunu hatırlamıyoruz ama tamamen seçtiğimizi yaşıyoruz, ölüm biçimimize kadar. Kimi zoru,kimi kolayı seçiyor. Derin mevzu,karşılıklı teati ister yani:) Yağmur özel enerjili bir çocuk,dünyada varoluşu bile sıradışı bir olaya bağlı mâlumun,o da bunu seçmiş:) Meditasyonlara katılmayı seviyor,ben de ona engel olmuyorum. Bekliyoruz hâlâ,çok sevgiyle...