30 Ağustos 2011 Salı

Bayram?..

Sordum: ''Neden ben ha, söyleyin, neden?..''

Cevapladılar: ''Neden sen olmayasın ki? Deneyimlemekten en çok korktuğun, bilinçaltının derinliklerinde saklanarak ödünü patlatan o şey herneyse onunla birebir karşılaşmadan, onu bütünüyle yaşamadan ondan arınamazsın. Arınamazsan da aydınlığa ulaşamazsın. Kader plânı içinde sen de vardın, elbette senin kader plânın içinde de bu vardı. Tam da o sırada, o dakikada, o AN'da orada OLmalıydın, OLması gereken buydu ve OLdu. Tam ortasında OLmalıydın o hep korktuğun şeyin, bir parçası OLarak bütün korkuyu, dehşeti, o tarifsiz acıyı ve herşey birkaç dakika içinde OLup bittikten sonraki o korkunç boşluğu deneyimlemeliydin. Yoksa tamamlanamazdın, bu gibi yüzleşmelere önceden hazırlanma izni yoktur, korkunu saklandığı yerden çıkarıp atmanın da başka yolu yoktur zaten... Duvara toslar gibi, çok anî yaşamalıydın, tam da öyle OLdu. Kir-toz içindeki bir halıyı silkelemek gibidir bu, hâttâ üzerine değnekle vurup döversen  daha iyi temizleneceğini bilirsin. Sana bunu (haydi deneyimle bakalım, şimdi tam zamanı) deseler kendin yapmaya cesaret edemezdin, hep bir bahane bulup öteler, ertelemeyi denerdin. O yüzden sana sorulmadı, orada OLman gereken zamanda ve tam da o AN'da orada OLduruldun. En korktuğun şeyi bütün boyutlarıyla, iliklerine, damarlarına, hücrelerine kadar deneyimledin. Şimdi derin bir acı ve şok var belki ama fazla sürmeyecek, bileceksin ki o korku artık orada değil. Çünkü yüzleştin ve onu bütünüyle deneyimledin. Bundan sonra asla eskisi gibi korkmayacaksın. Şükret, temizlendin, arındın, bitirdin...''

Ben bu sabah ''Birlik Bilinci'' öğretisinde ''Ruhun En Karanlık Gecesi'' denen aşamayı deneyimledim. Gözümün önünde cereyan etmesinden en çok korktuğum şey, benim de başoyuncusu olacağım şekilde birebir tezahür etti ve ben bütün ayrıntılarıyla olan-bitene şahit OLdum. Korkunç frekansta ve çok şiddetle bilinçaltımdaki o koruma duvarına tosladım, duvar çatırdayarak yıkılırken ben korkumla kucaklaştım. Çok büyük bir acı ve çaresizlikti, sonrası ise tarifi imkânsız bir boşluktu. Korktuğum şeyi hiç eksik tarafı kalmamacasına, sapından köküne kadar yaşadım. Giden ışıklar içinde şimdi, bundan hiç kuşkum yok, ben ise uzun müddet kör karanlıkta kaldım. Saatler sonra kendimi toparlayıp ''olay yeri''ne gittim yeniden, ''olay yeri inceleme''yi bu kez bizzat yaptım. Ne bir iz, ne bir ses kalmıştı geride, herşey normal akışına dönmüştü ama ben OLurken oradaydım. İçimden kopan korkumun boş kalan yerinde tuhaf bir sancı var şimdi, hafif hafif kanıyor gibi sanki. Ama OLmalıydı ki OLdu ve ben orada OLmalıydım ki oradaydım. Deneyimledim, feci bulandım, sonra duruldum ve arındım. ''Herkesin bayramı kendi içindedir, herkesinki kutlu, mutlu ve hayırlı OLsun'' demeyi de belki bu yüzden, en sona bıraktım...

Ek ve de dip: ''Birlik Bilinci'' öğretisinde korku, öfke, nefret, dehşet, şiddet gibi yüksek enerji frekanslı negatif insanî duyguların bastırılıp yoksayılması kabûl edilmez. Bu duygulara izin verilip serbest bırakılması, akıp geçecekleri esnekliğin sağlanması, zihnin çirkinlikleri denen bu duygu-durumların kabûlü esastır. Lâkin; bu yalnızca birkaç dakika sürmeli ve bütünüyle yaşanan bu duyguların işi çabucak bitirilmeli, onlara takılıp kalınmamalıdır. Bu duygu-durumlar sizi esir almamalı, içinizden ışık gibi geçip gitmelidir. Zihnin çirkin yüzüyle karşılaşmayı reddeden ve onu açıkça görüp kabûllenmeyen kişi temizlenemez ve aydınlığa ulaşamaz...

2 yorum:

Çiğdem Atabey dedi ki...

hepimiz ilahi planın bir yerlerinde OLuyoruz, dersimizi alıp geçiyoruz, bazen de geçemiyor takılıyoruz; bu kadar da gözüne sokulmaz ki insanın!.. :))) Sağolasın..

Handan Demiralp dedi ki...

Geçemediğimiz haller sıklaşırsa ilahî olan tarafından bir şekilde ''geçiriliyoruz'' zaten Cheetos'cuğum. Çünkü O bizim bu tuhaf illüzyonlar içinde debelenmemizi değil, bu imtihanları aşarak yükselmemizi istiyor bana sorarsan. Ama yazıldığı ya da söylendiği kadar kolay mı bu mesele, elbette değil.Zaten öyle olmadığı için değerli ve bu zor gayrete lâyık. Sonrası ferah çünkü, ruhun pasaklarından arınması ve benliğin ''öz''ünü tekrar bulması bir nevî yeniden doğuş. Mutlu bayramlar diliyor ve çok öpüyorum.