İçinden Buddha geçen herşeyin bende uyandırdığı temel his, yani ''huzur'' hep aynı, hiç değişmiyor. Atölyedeki egemenliğinden hiç şikayetçi değilim bu yüzden, sadece ben değil, kimse şikayetçi değil zaten:) Ziyarete gelen bir dostumuzun söylediği gibi; ''dışarıda paldır-küldür, itiş-kakış bir hengâme varken buranın eşiğinden geçen kendini adetâ kayıp bir tapınakta buluyor''... Aslında herkesin tapınağı kendi içinde gizlidir ya, belki de içerideki hava o gizli olanı ortaya çıkartıyor. Doğrusu ben de her fırsatta kendimi atölyeye atıp o hengâmeyi dışarıda bırakmayı, mütemadiyen kendiyle kavga eden dünyanın suratına kapıyı kapatıp yalnızca Buddha'nın lotusundan süzülen suyun sesini dinleyerek meditasyon yapmayı çok seviyorum. Bu güzel ve benim için son derece özel hediyeyi çok uzaklardan kucaklayıp getiren sevgili kardeşlerime de gönülden teşekkür ediyorum:) Namaste...
3 yorum:
biz de şu Atölye'den "bir tatlı huzur" alsak....
Beklemedeyiz merkez, tamam:)
Beklemede kal şube.. tamam..
Yorum Gönder