16 Ocak 2011 Pazar

''Vardım Hint eline''/Tatlı vaziyetler...

Evet; artık sıra Hindistan'daki yeme-içme hallerine geldi. Lâkin, bildik sıralamayı tersine çevirip ''tatlı'' işinden başlayalım ve geriye doğru gidelim dedik. Hintli kardeşlerimizin topunun vejetaryen olduğunu sanmak yanlış bir kere, bu kocaman ülkede pekçok farklı inanç ve yaşam pratiği bir arada görülüyor çünkü. Ama büyük bir kesimin bitkisel odaklı beslenmeyi seçtiği gerçek, ineklere kutsallık atfedilen bölgelerde bu hayvanın eti asla tüketilmiyor olsa da, hayvanî temelli beslenenler mevcut tabii. Keçi, koyun, balık, ördek eti yeniyor vejetaryen olmayanlar tarafından... Gene de, resmin bütününe baktığınızda Hindistan'daki beslenme alışkanlıklarının pekçok batılı ülkeye kıyasla gayet sağlıklı olduğunu söylemek mümkün.

Elimdeki paket tipik bir ''traditional Indian delicacy'' yani ''geleneksel Hint lezzeti'' olan ''soan papdi''ye ait. Popüler bir Hint tatlı türü olan ''soan papdi''nin içeriğinde bitkisel yağ ya da ''ghee'' (Hindistan'da manda sütü yağını eritip kaynatarak yapılan bir tür sadeyağ), salatalık tohumu, fıstık, şeker, nohut unu, buğday unu ve ne olduğunu çözemediğimiz Hint işi bazı başka şeyler var...

Paketi açıp baktığınızda ise karşınıza ''aaa, bu tıpkı bizim pişmaniye yâhû!..'' dedirtecek bir mamûl çıkıveriyor. Yegâne fark bundaki lezzetin çok daha hafif ve şeker miktarının damağa yapışmayacak, iç baymayacak kadar karar oluşu. Hindistan'da beyaz şeker tüketimi neredeyse yok denecek kadar az,  şeker imâlatında da şeker pancarı yerine şeker kamışı kullanılıyor. Hâttâ caddelerde, sokaklarda bazı ufak büfelerde, özel aletlerle sıkılan taze ''şeker kamışı suyu'' satılıyor ve sevilen bir meşrubat türü olarak rağbet görüyor. Bir diğer doğal meşrubat ise bizim hemen hemen hiç bilmediğimiz ''hindistan cevizi sütü'', bunda bardağa da ihtiyaç yok zaten, satıcılar hindistan cevizinin üst kısmını kesip bir kapak açıyor, elinize de bir pipet verildi mi alın size mis gibi, doğal ve taze bir içecek. İçinde katkı maddesi var mı, gıda boyası mevcut mu, son kullanma tarihi geçmiş mi, uzun vadede adamı kanser eder mi falan gibi soruları baştan ve toptan bertaraf ediyorsunuz yani, gayet pratik, sağlıklı ve basit. Bu sütün konserve edilmiş haline bizim büyük marketlerde de rastlamak mümkün, oldukça yoğun, biraz yağlıca ama asla çok şekerli olmayan bir lezzeti var. Şekerkolikleri kesmez yani, hoş Hindistan'daki hemen hiçbir tatlı türü şekerkoliklere hitap edecek gibi değil ya, Hintli kardeşlerimiz aslında çok doğru birşey yaparak yoğun ve aşırı şeker tadından uzak durmayı, bu konuda gayet ölçülü olmayı seçiyor. Rafine edilmiş şeker yerine, taze ve doğal tatları tercih ediyorlar, yemek sonraları ve ara öğünlerde bol meyve yemeleri, hâttâ kahvaltıda çoğu kez sadece farklı meyve türlerini tüketmeleri de bu sağlıklı alışkanlığın göstergesi. Özetle; biz bu  ''soan papdi''yi severek yedik, hafif ve lezzetliydi...

Kavanozun içindeki bu rengârenk zımbırtılar nedir peki? O da bir tür kuruyemiş, yoğun baharatlı yemeklerden sonra hem ağız tatlılığı olsun, hem de ağız ve nefes ferahlasın diye imâl edilmiş. Kişniş tohumu başta olmak üzere, başka pekçok hoş kokulu bitki tohumundan oluşuyor. Parmak ucuyla alıp ağıza atılıyor, çıtır-pıtır çiğneniyor, ağzınıza bir ferahlık, hoş bir esinti getiriyor...

Nane ya da mentolde olduğu gibi bir serinlik hissi değil bahsettiğim, daha baharat esaslı, oldukça farklı ama güzel bir lezzet yayılıyor damağınıza bu tohumları çiğneyince... Bir sürü farklı türü var ama hepsinde ''kişniş tohumu'' ya da Hindistan'ın en popüler baharat türlerinden ''kakule'' mevcut. Bazen yemeklerden sonra tatlı niyetine atıyorlar ağızlarına, bazen de bizim karanfil tanesi çiğnememiz gibi nefesi ferahlatıp ağızdaki yemek kokusunu silmek için... Hintlilerin tatlı konusundaki mütevazılığını anlamanız adına, kimi lokantalarda yemek sonrası tatlı niyetine, ufacık bir tabak içinde şeker kaplı pirinç taneleri ikram edildiğini de söyleyebiliriz. Damağı bizdeki yağlı-ballı-hamurlu-şerbetli tatlılara alışkın olanları hiç açmaz yani:) Ne ki; Gülsün ve Halûk olağan gündelik hayatları içinde de şekere ve tatlı türlerine gayet mesafeli olduklarından bu vaziyet onları hiç rahatsız etmemiş. Hâttâ; bu mütevazı tatlı çeşitlemelerinden hoşlanmışlar...

Hindistan'da bolca tüketilen ve ''dry fruits/kuruyemişler'' başlığı altında toplanan, ''tatlı'' kavramını farklı algılayan bizlere biraz tuhaf gelen bu gibi  mamûlleri merak edenler şurayı tıklayıp bakıversin. Daha dünya kadar çeşit mevcut çünkü... Bizimkilerin söylediğine göre, ''tatlı'' konusundaki bu sadelik sebebiyle Hindistan'daki pastanelere hiç uğranmaması, bunun yaratacağı hayâl kırıklığı yerine her yerde kolay ve çok ucuza bulunan muz, mango, ananas, hindistan cevizi gibi meyvelerin bol bol yenilmesi çok daha akıllıca olur-muş... diyor ve Hint mutfağına tersten dalış yaptığımız bu yazımızı da burada bitiriyoruz efendim. Elbette devamı var ama şimdilik bu kadar. Herkese sağlıklı ve mutlu haftalar...

Meraklısı için: Yeni yılla birlikte, artık her Pazar gecesi, saat 23.15/01.00 arasında, bir TRT Radyo-1 klasiği olan ''Gecenin İçinden'' programında dinleyicilerime seslendiğimi mutlulukla duyururum:) TRT FM'deki programlara devam tabii, ama çok eskiden beri sunduğum bu programı da hayli özlemişim doğrusu... Sağlam konular, sağlam konuklar, güzel müzikler ve elbette bol sohbet, Sunay Akın'lı, Akgün Akova'lı, Sirel Ekşi'li, Gürol Tonbul'lu radyo gecelerine buyrun,  bekleriz efendim...     

5 yorum:

Berceste dedi ki...

45 dakika ile kacirmisim bu gecenin programini :( Tatli icin ayni sey Pakistan'da gecerli degil sanirim. Oysa ikisi de ayni ulkeden bolunup ortaya cikmislar ama, bizim sokagin ucundaki Pakistanli bakkalin tatlilari bizimkileri hic aratmazdi. Ingiltere'de yasadigimiz gunlerde, bizim tatlilari ozleyince onda benzer bir tane mutlaka bulurduk :) Ayni sekilde Pakistan'li arkadaslardan ilk irmik helvasini, sutlu irmik tatlisini yedigimde aaaa bu bizim demisligim sonra da kimin acep diye sorgulamisligim da vardir :) Hindistan'da pek yemek yiyemedigim, otelin Cin lokantasinin mudavimi oldugum icin birsey diyemeyecegim. Kahvaltilari da papadum ve meyve ile yapmistik :) Digerlerinin acisindan yanina varamamistik. Baharatlar super de insanin uzerine isliyor kokusu :) Ilk indigimizde havaalaninda nezleden tikali burnumla bile baharat kokusunu almistim. Nemden dolayi da bir yapis yapislik hali vardi Aralik ayinda! Yalniiiiiiz, o yemek ustune yenilen sey var ya, bize ic hatlar ucusunda, Mumbai-Bangalore arasinda vermislerdi ve es kaza yemistik, ucakta bagirmamak icin de kendimizi zor tutmustuk :) Her babayigidin harci degil onu yemek :)

Handan Demiralp dedi ki...

Sevgili Berceste; kişisel tecrübelerinizi paylaşmanızı çok seviyorum, gönülden teşekkürler:) Ben bir baharat tutkunu olduğumdan olsa gerek, böyle yoğun baharlı tatlara damağım hiç itiraz etmiyor, çok acı olmadığı müddetçe tabii. Evde de ''garam masala'' gibi bazı Hint kökenli baharatları imâl ediyorum bu yüzden, imâlat aşamasındaki kokular uzun müddet silinmiyor evden, haklısınız. Bu yemek sonrası çiğnemeliklerini tadıp irkilenler oldu tabii ama beni bozmadı o yoğun tat, hafif şekerli, insanın tat alma hissini dürtükleyen, alışılmadık birşey. Sonrasında ağızda kalan koku ve tat tuhaf ama hoş da öte yandan:) Daha çok program olacak Allah'ın izni ile, dinlersiniz umarım. Çok selâm ve sevgimle...

semiramis dedi ki...

ne hoş bir yazı olmuş böyle. damak zevklerimiz sanırım aynı. ben de bizim şerbetli tatlıları, boğazı yakan şeker tadından başka birşey hissedilmediği iiçin pek bi anlamsız bulurum. ve meyve adetimizi de pek yetersiz. ve pek tabi baharat kullanımımızı da pek pek kısır. Yarın akşam arkadaşlarım için "chicken jalfrezi" yapacağımdan tarif gezerken rastladım bu yazıya. bana hindistan gezimi hatırlattı, ben de en çok meyve yeme alışkanlıklarına bayılmıştım. sokak tezgahlarında satılan tabak içinde kesilmiş, yenmeye hazır meyvelerine. Ben en çok papaya görmüştüm. bi tek orda gördüm zaten. ne baharatlı ve ne "bi herşeyin tadının önden geriden geldiği" bi tadı vardı öyle. pek güzeldi. Öyle çok ve renkli baharat kullanmalarını seviyorum. Kıyafetleri gibi rengarenk. Biz en çok ve bitek ne kullanırız: karabiber. en çok hangi rengi giyeriz: siyah. öyle işte. Sevdim yazınızı.

Handan Demiralp dedi ki...

Çok teşekkür ederim:) Yazdıklarınız benim düşüncelerime paralel, ben de aynı fikirdeyim meyve, baharat ve tatlı konusunda. Yemeklerinizin bereketi bol OLsun, çok sevgimle...

Berceste dedi ki...

Semiramis, Hindistan'a birlikte gittigimiz arkadasimiz demisti ki, bu insanlar cok zayif, ama cok meyve yiyorlar. Butun vitaminlerini meyve ile karsiladiklarindan olmuyorlar herhalde. Kanser orani en dusuk ulkelerden birisi Hindistan imis diye de duymuslugum var.

Ulkemizde ne cok meyve, sebze var oysa...