17 Haziran 2010 Perşembe

Şükür...


Sıcaktan bunalmış halde arka odanın penceresi önünde oflayıp puflarken komşu apartmanın bahçesinde onu gözüme iliştiren, beni derhal buzdolabına koşturup kırmızı yanaklı bir domatesi ufak ufak doğratan, sonra aşağı indirip soğuk ve lezzetli domates parçalarını onun önüne bıraktıran, o keyifle domateslerini yerken beni onun rızkına vesile kıldığı için huzurla şükrettiren büyük kudret elbette bilmektedir; sırf vicdan rahatlatmak için belli zamanlarda ibadete gömülmek değil, hayatın bütününü ibadet edercesine yaşamak asıldır, sahicidir. Türü, sınıfı, cinsi ne olursa olsun, bir yaradılmışın rızkına vesile olmak ise bana göre her zaman muhteşemdir. Yaradana, rızkı bağışlayana, bağışladığı rızkı bölüşmeye vesile kılana herşey için, daima sonsuz şükürle. Bütünün hayrına olmasına niyet ettiğimiz daha nice kandillere, dualar, şükürler ve iyi dileklerle. Dört bir yandan yağan güzel kutlamalara ise gönülden teşekkürle...

Meraklısı için: Bu gece saat 24.00'te, TRT FM'de ''Geceden Sabaha'' programında buluşmak, geceyi paylaşarak daha bir anlamlı kılmak üzere...

5 yorum:

nur dedi ki...

Sevgili Handan'a yüregimi ferahlatan..umutlarımı artıran güzel satırları için teşekkür ediyorum.
satırlarımın sana artık ulaşmadığını bildiğim halde (nedeni bence meçhul) yazdıklarını okumaktan vazgeçemiyorum..
Satırların beni hep alıp götürüyor güzelliklere..iyiliklere..umutlara..sevgilere...
Ben sana sevgilerimi gönderiyorum ve de tüm pisilerim de ellerinden öpüyorlar
Nuran Kavukcu.

Handan Demiralp dedi ki...

Ablacığım; senden gelen yorumları alıyor ve blogumda ilgili yazının altında yayınlıyorum. Bana ulaşmaman sözkonusu değil yani, problem nerede, anlayamadım? Yazılarımı okuman beni daima mutlu etti, edecektir. Benzer eksenlerde düşündüğümüzü ve yaşadığımızı biliyorum. Her zaman iyilikte, umutta ve sevgide olmanı dilerim, seni ve pisicikleri kucaklar öperim. Selâmlarla...

Lale Kuyucu Azak dedi ki...

İşte bunu çok önemsiyorum Handan. İnsan, bir cana yardım ettiği zaman, söylenmemeli. Onun önüne iki lokma yemek koyduğu için, sırasında birilerine karşı onu koruma görevini üstlendiği için, beslediği canlardan sevgi gördüğü için, o canların beslenme dışında ihtiyaçları olduğu için onlara ve kendine kızmamalı. Sürekli kendine ve başkalarına "pişmanım bu yaptıklarıma" dememeli. Bunun adı, yaptığın şeyi o can'ın burnundan getirmektir. Buna da kimsenin hakkı yoktur. Tabii bir de taş kadar olamayanlar var. Her iki tip insan da, bütünün içindeki görevlerinin farkında değiller. "Hobi gibi beslerim; gerisine karışmadım, karışmam. İşte ben böyle müthiş bir insanım" diyebilmek için, gerçekten taştan beter olmak lazım yahu :) Bu saçma sapan şeyleri çok dinlediğimden, yazdıklarını okurken aklıma geldi bu söylenmelerden ne kadar yorulduğum. (Tabii bunun sonu, bunca olumsuz enerjiden biraz uzaklaşmaktır belki.) İyi ki yazmışsın; aklıne ve eline sağlık. (Makale-kitap mağarasından çıkınca arayacağım seni.) Çok sevgilerimle şimdilik.
Lale

Handan Demiralp dedi ki...

Lâle'ciğim; evrenin vazgeçilmez bir parçası olduğuna inanan bir insan bunu ''ego''su ile karıştırmaz zaten, bütünün saygın bir parçası olma bilinci içinde yapar her ne yapıyorsa. Geri kalanlar teferruattır, ''ayna'' olduğunu, değerli bir ''parça'' olduğunu farketmiş olan bütün bunları varlığının gereği olarak, gayet tabii ve sahici şekilde yapar, söylenmez, şikayet etmez. Parça olma bilincindekilerin yanında kendini ancak ''yama'' olarak görebilenlerden bahsettiğini biliyorum ve onları ben de çok yakından tanıyorum. Uyanacaklar ama, muhakkak uyanacaklar, bunu da biliyorum. Sevgimle kucaklıyorum ve aramanı bekliyorum...

Lale Kuyucu Azak dedi ki...

İyi ki varsın. Eksik olmayasın; hep varolasın.