21 Kasım 2011 Pazartesi

Şimdi size haklarınızı okuyorum...


- Kendimi güvende hissetmeye hakkım var.
- Desteklenmeye hakkım var.
- Arzularımı gerçekleştirmeye hakkım var.
- Duygularımı hissedip onları serbestçe ifade etmeye hakkım var.
- Kendimle ilgilenmeye, kendimi geliştirmeye ve şımartmaya hakkım var.
- Sınırlar koyup ''HAYIR'' demeye hakkım var.
- Kendim için birşeylere karşı çıkmaya hakkım var.
- Kendi doğrularımı söylemeye hakkım var.
- Hayâllerimi gerçekleştirmeye hakkım var.
- İçsel rehberimi dinlemeye hakkım var.
- İleriye bakmaya hakkım var.
- Ait olmaya hakkım var.
- Başarısız olup yeniden başlamaya hakkım var.
- Kalbimi dinlemeye hakkım var.
- Bir birey olmaya hakkım var.
- Eşit enerjiye, eşit desteğe ve eşit sorumluluğa dayanan ilişkiler kurmaya hakkım var.
- Kendime durma izni vermeye hakkım var.
- Evrenin kıymetli çocuğu olarak görülmeye hakkım var.

(Margaret Ruby/İyileşmenin Dili'nden alıntı...)

Yazının başlığı bir miktar Amerikan polisiyesi tadında oldu, farkındayım. Lâkin; etrafımızda dolanan bir sürü insanın ve hâttâ bizzat kendimizin yukarıda belirtilen hakları içselleştirmediğinin, çoğunu bir ''hak'' olarak görmediğinin, bu sebepten kendini ''mütemadiyen haksızlığa uğramış bir mağdur'' olarak gördüğünün de farkındayım. ''Özsaygı'' denen o şey geliştirilmedikçe, hayatın bütününe duyulacak saygı da hayli eksik kalacaktır oysa, bu ''özsaygı''yı egoizmle, benmerkezcilikle karıştırmak ise artık çok bayat ve küften görünmeyen, bir köşede unutulup gitmiş ekmeğe benziyor, yenmiyor yani. Tazelemek lâzım, yerine yenisini koymak lâzım. En çok farkında olduğum şey ise,  bireyin kendisi için hak olarak görmediği, göremediği şeyleri başkaları için de hak sayamıyor oluşudur ki; işte bu hayatları daraltan, sıkıştıran, zorlayan en baba sebeptir zaten!


Geleneksel eğitim ve terbiye pratikleri size neyi, ne şekilde dayatıyor olursa olsun; evvelâ siz kendinize neleri ''hak'' olarak gördüğünüzü bir sorun bakalım, Margaret Ruby'nin ''İyileşmenin Dili'' isimli kitabı gerisini getirebilir. Tabii isterseniz, istemezseniz aynı kalıplarla yola devam edebilirsiniz, siz bilirsiniz, kim karışır değil mi a canım? :)

2 yorum:

Baturhan dedi ki...

Tembellik yapmaya, hayatımın geri kalanında yapmak istemediğim hiç bir işi yapmamaya hakkım var...
Ve bu hakkı kullanmamda bana sınırsız destek veren sevgili eşim, canım Çitos'uma sonsuz teşekkürlerim var..

Handan Demiralp dedi ki...

E daha ne olsun? :) Herşey gönlünce OLsun...