14 Kasım 2011 Pazartesi

Kısmet?..

Bu fotoğrafı geçen sene, İspanya seyahatimi tamamlayıp Türkiye'ye dönme hazırlıkları yaptığım son akşam çekmiş ve blogda yayınlamıştım. Köşe lâmbasının yanında duran bronz uşak heykelciği fazla dikkat çekmiyor belki ama ben elindeki tepside tealight mum taşımak üzere tasarlanmış bu heykelciği çok beğenmiş ve bir eşini alıp getirmek istemiştim. Hâtta satın alındığı dükkân kapanmadan yetişip alayım ve valizime yerleştireyim diye epey acele de etmiştim ancak; Madrid-Pinto'da, harika ev aksesuarlarının satıldığı Casa Con Duende/Perili Ev isimli bu dükkânda artık bu uşak şamdandan bulunmuyordu. Sahibesi istersem getirtebileceğini söylemişti ama bunun için de beklemek gerekiyordu ve ben ertesi gün İspanya'dan ayrılacaktım, dolayısı ile ''kısmet değilmiş'' diyerek onun yerine başka şeyler aldım, yani bu sevdadan vazgeçtim... Hâlbuki?..

Kısmetmiş ama biraz zamanı varmış, zamanı o zaman değilmiş meğer. İzmir Devlet Tiyatrosu sanatçılarından değerli dostum Gürol Tonbul ve TRT'den yapım asistanı arkadaşım sevgili Özgür Yardımcı geçenlerde Ezberbozan Atölye'yi ziyarete geldiklerinde, beraber seçtikleri bir armağan paketini uzattılar bana, içinden ne çıkacağını hiç bilmeden sevinçle açtım ve açınca şaşkınlıkla karışan sevincim daha da çoğaldı. Zira paketin içinden çıkan armağan, benim birbuçuk sene evvel İspanya'da çok beğenip bulamadığım, alamadığım bu heykelciğin birebir aynısıydı:)

Bana hediye edilen şeylerin niteliği ile ilgilenmem, beni düşünerek alınıp getirilmiş ya da gönderilmiş olması kâfidir ve elbette hepsi teşekküre değerdir benim için ama; bu hediyenin içinde böyle de bir hikâye saklıydı işte ve bundan bana bu uşak şamdanı hediye eden sevgili dostlarım da habersizdi. Anlattığımda onlar da hayret etti ve bana bu hediyeyi seçmiş oldukları için daha çok sevindiler tabii:) Sevgili Gürol ve Özgür'e bir kez daha teşekkür etmek isterim, farkında olmasalar da bana çok hoş bir sürpriz yapmış oldular, sağolsunlar...

Ve işte hayat bazen de böyle gülümsetir insanı; siz akışa teslim olur, ''demek kısmet değilmiş, n'apalım'' der geçersiniz, hâlbuki sizin o ''AN''da evrene gönderdiğiniz içsel niyet mektubu yoluna devam etmiş ve neticede makamına ulaşmıştır, siz bunu bilmezsiniz. Mektubun cevabı hiç ummadığınız bir anda, hiç beklemediğiniz bir yolla pat diye önünüze düşüverir. Çünkü herşey tam OLması gereken zamanda ve tam OLması gereken şekilde OLur. Bu sebepten; evrensel sistem içinde ''erken'' ya da ''geç'' diye birşey yoktur. Bilmem anlatabildim mi? :) Herşey niyetinize göre OLsun efendim, mutlu haftalar...

2 yorum:

Baturhan dedi ki...

"herşey tam OLması gereken zamanda ve tam OLması gereken şekilde OLur. Bu sebepten; evrensel sistem içinde ''erken'' ya da ''geç'' diye birşey yoktur." diyorsun da sevgili arkadaşım, fotoğraflar açılmıyor.. Fotoğrafları görebilmek için benimde niyet edip birbuçuk yıl beklemem gerekmez inşallah.. Öperim seni çok, severim de pek çok..

Handan Demiralp dedi ki...

He Batos, yazı yayınlandığından beri üç kez uçtu resimler, teknoloji bazen kötü bir şakaya dönüşebiliyor işte böyle, internet aleminin neresinde ne olduysa artık, her zaman aynı yöntemle eklediğim resimler bilinmeze uçtu! Neyse, farklı bir yöntemle yeniden ekledim. Umarım bu kez yerinde kalır hepsi. Uyarın için teşekkürler can arkadaşım, ben de öptüm.