16 Aralık 2010 Perşembe

Ahvâl ve şerait...


Elbette o kadar da kolay değil a canım; ciddî bir plânlama gerektiriyor bir kere, yani ilk iş niyetlenme, sonra istikameti tespit etme, ardından eşinme, ayıklanma, artık lüzûmsuz ne varsa salıp bırakma, böylece  temizlenme, hafifleme  ve valizlere, kutulara, kolilere doluşup gitme vaziyeti. Bu kısım aynen yukarıdaki gibi... Sonra tam bir kaos başlıyor; ayağınızda sağ cebindeki makastan kenarı delinmiş, sol cebindeki kalın uçlu kalemden siyaha boyanmış, toza-kire batmış bir jeanla yerden tavana kadar yükselen kolilerin ortasında bir müddet öylece durma hali yani! Bu vaziyetle yüzleşmeyi kısa tutup, bir an evvel işe koyulmakta fayda vardır, aksi takdirde aradığınız hiçbirşeyi bulamamak yüzünden çıldırabilir, kendinizi kolileri tekmelerken ya da elinizdeki makasla delip deşerken bulabilirsiniz!..


Taşınma sonrası uzunca bir müddet koli, koli bandı, hurç, ambalaj naylonu, kutu-mutu benzeri şeyleri görmek istemiyor insan! Çünkü herşey yerine yerleşinceye kadar bir müddet bunların arasında yaşamak mecburiyeti var, kendinizi koliye tıkılmış gibi  hissetmeniz ise evet, hiç de tuhaf sayılmaz ama bu his fazla kalmıyor, geçiyor. Açılıp yerleştirilen  her koliyle, her kutuyla yeni hayatınızın bir parçası daha tamamlanıyor...


İlkokul günlerimin sevimli kahramanı, kalem kutumun üzerindeki resminden sevgiyle hatırladığım Snoopy ile tekrar karşılaştım:) O da taşınma plânları içindeymiş meğer, nedense buna hiç şaşmadım...



Bu fotoğrafı ise çok severim; hedefin daima ''daha iyi'' ve ''daha ileri'' olması gerektiğini hatırlatır bana her bakışımda... Bu hedefe ulaşmak  için risk alabilen ve böylelikle kendine yeni bir hayat ''yapan''  bu cesur balıkçığın gayretini takdir ederim. O sebepten buraya alıp paylaşmak istedim. Hem; zaten ben bir Balık burcuyum, buradan hareketle içinde su ve balık olan hemen herşeyi severim efendim, bu ahvâl ve şerait içinde geri hareketine başlamış olan Merkür'e, pılısını-pırtısını toparlayıp gitmeye hazırlanan yorgun 2010 senesine, ona-buna-şuna ve blogumu okuyan herkese selâm ederim:) 

Ek ve de dip: Adamakıllı dergi Esquire'ın, Tuncel Kurtiz'in siyah-beyaz fotoğrafını kapak yapan Kasım 2010 sayısına bayıldım, yazı ve fotoğraflar harikaydı, emek verenleri gönülden tebrik ediyorum. Henüz okumadım ancak Javier Bardem'i kapak yapan Aralık sayısına daha fazla bayılmayı plânlıyorum, ilgililere duyururum:)

Ve dünya, ve herkes, ve herşey hızla değişirken güzel memleketimde de artık birşeylerin değişmekte olduğuna dair, kafî gelmese de yapılana karşı yürek soğutan bir haber, bunda gayreti olan herkese de içten teşekkürler. Umutla hapis kararının çıkmasını bekliyorum, o kedicik küçüktü ama Allah çok büyük, hadi bakalım...

6 yorum:

Adsız dedi ki...

Yazılarınızı tırmıkizinden beri sürekli takip edip büyük bir zevkle okuyorum. İyi yıllar...

Esenlikler,

Esen (http://babilkulesi.blogcu.com)

Handan Demiralp dedi ki...

Değerli Esen; dileklerinize iştirâk ediyor ve alâkanız için teşekkür ediyorum, hepimize iyi yıllar olsun, sevgimle...

Profösör dedi ki...

Sayfanıza hoşgeldiniz diyorum. Umarım seyahatiniz iyi geçmiştir.

Handan Demiralp dedi ki...

Değerli Profösör; ev taşımak da kendi içinde bir tür seyahat elbette, madden ve maneten ciddî bir seyahat... ''Herşey heryerde, heryer heryerde'' bir duruma ayak ve ruh uydurmayı gerektiriyor ama neticesi mühim. Bu sebepten Allah'a şükürler olsun demekteyim şu sıralar. Seyahate gidecek olanlar kardeşim ve eşi, Hint ellerine doğru uçacaklar bu hafta ortası. Ben de onların izlenimlerini ve fotoğrafları aktaracağım. Belki birgün, tecrübe etmeyi çok istediğim o Hindistan seyahati kısmet olur da, birebir anlatırım herşeyi, inşallah diyelim. Selâm, sevgi ve teşekkürle...

handan dedi ki...

Sevgili Handan Hanım,
Yeni evinizde sevgili canlarınızla beraber güle güle oturun, aramıza yeniden hoşgeldiniz!Sevgilerimle..

Handan Demiralp dedi ki...

Çok teşekkür ederim değerli adaşım; iyilik dileyen katbekat iyilik bulsun:) Sevgilerle ve bilmukabele...