10 Kasım 2010 Çarşamba

Anî...

İçinden ''İstanbul'' geçen bir şarkı gibi, içinden ''İstanbul'' geçen bütün şarkılar gibi... Biraz hüzünlü, biraz sevinçli, hazırlıksız, çabucak, kısa ve anî...

İçinde ''İstanbul'' olan birçok cümle kurdum, nasıl uçtum, nasıl kondum, içinden nasıl bir nefes gibi geçip gittim, hatırlamıyorum... Özetle; ansızındı, karmaşıktı, başladığı gibi bitti sanki. Nasıl oldu bütün bunlar? Bilemiyorum, hiç bilemiyorum...

4 yorum:

Profösör dedi ki...

Aaaahhhh İstanbul, aaaahhhhhhhhhhh!

Handan Demiralp dedi ki...

Bazen ah alır İstanbul, bazen de yüreğin derinliklerinde bir ahhh olarak kalır... Ahh çektirir, özletir, tanımsız bir hasrettir. Selâm ile...

Lale Kuyucu Azak dedi ki...

Hızlı bir yolculuk yaptın sen galiba. Özlemiş misin?

Handan Demiralp dedi ki...

Evet Lâle'ciğim, oldukça hızlı bir seyahat oldu. Özlemiş miyim? Hem evet, hem hayır, belirsiz bir hisler karmaşası benimki. Bıraktığım İstanbul, bulduğum İstanbul, umduğum İstanbul falan... Neticede döndüm ama, asıl gerçeklik de sanırım bu. Sevgimle...