11 Ağustos 2014 Pazartesi

Ekmek için?..


Seneler evvel, şimdi emekli olan yönetmen arkadaşım sevgili Adnan Sait Tabakçı ve beraberimizdeki çekim ekibi ile birlikte, kendisi ile TRT İzmir Televizyonu adına bir röportaj yapmak için kalkıp gitmiştik İstanbul'a. Yıldız Sarayı'nda yapmıştık çekimleri. O sırada IRCICA genel sekreterliği görevini yürütüyordu. Gayet beyefendi, nezaket sahibi, konusuna hakim, belagati kuvvetli, başarılı bir akademisyendi karşımdaki, kendisinden o vakte kadar bilmediğim bir dolu şey öğrenmiştim, çok akıcı, dopdolu bir röportaj gerçekleştirmiştik. Zannediyorum o zamanlar ne onun, ne de benim aklımıza gelirdi seneler sonra bilhassa İslam dünyasının yakından tanıdığı bu başarılı profesörün isminin Türkiye'nin gündemine cumhurbaşkanı adayı olarak oturacağı ama hayat böyle sürprizlerle doluydu işte...

Başta beğenmediler onu, burun kıvıranlar, kendince aşağılayıp küçümseyenler çok oldu. Arap dediler, Türklükle alakası dahi yok dediler, dinci-gerici dediler, ne idüğü belirsiz hasbelkader bir profesör dediler, dediler de dediler. Gerçi tanıdıkça baştan esirgediği itibarı kendisine iade edenler de olmadı değil, "karısının başı açıkmış yahu" veya "adam bayağı başarılara imza atmış meğer, biz de şey sandıydık..." gibilerinden. En çok da adı tartışma konusu oldu, çoğu kişinin dili dönmedi, burun kıvırıcılar tayfası bunu da alay konusu etti uzun müddet. Beni ise en çok CHP isimli demode partinin kendisini "Türkiye'nin gururu" olarak lanse etmesi gülümsetmişti:) O zamana kadar yaptığı çalışmalardan ve kendisinden bihaber insanlara Ekmeleddin Hoca'yı sanki yeni bir keşifmiş gibi bir gurur vesilesi olarak sunmak zaten ancak bu nevi bir partiye yakışırdı, yaptılar. Çünkü bu memleketin çoğunluk insanı yılların oyuncusu/sanatçısı merhum Tuncel Kurtiz'i de ancak Ezel adlı dizide "Ramiz Dayı" olduğu zaman tanımış ve ancak popüler kültürün bir parçası olduğunda meşhur ederek başarısına onay vermişti. Halbuki; bu popülerlik Tuncel Kurtiz'in umurunda bile değildi aslında... Değerli Ekmeleddin İhsanoğlu için de benzer bir çarkın işlemekte olduğunu düşünmüştüm, yanılmadığımı gördüm. Bunca sene yaptığı başarılı çalışmaları bırakın bir tarafa, adını dahi bilen yoktu ama? Her neyse, zaten artık konuşmak, tartışmak boşuna. CHP denen demode parti isim öğütmeyi iyi bilir, Prof.Dr.Ekmeleddin İhsanoğlu da bunun son örneğidir. Kendisine Yıldız Sarayı'nda yaptığım o röportajdan bu yana hürmet beslerim, takdir ederim, çalışmalarını takip ederim ancak elbette 12.cumhurbaşkanı seçilemeyeceğini en başından biliyordum, bence kendisi de biliyordu bunu...

Bu seçimin bana göre en dikkat çeken ismi, yıldızını olağanın çok üstünde yükseltmiş olan Demirtaş'tır. Hem kampanya sürecindeki söylemleri, hem de aldığı oyla çok önemli bir algının giderek büyümekte olduğunu, hatta belki solun yeni adresini işaret etmiştir. Aleni Kürt düşmanlığı ve her nevi ötekileştirmenin karşısında farklı tarzı-tutumu ile yükselişi devam edecektir ve elbette etmelidir. Ki; zaten siyaset de külli bir "algı yönetimi" değil midir? Değerli Ekmeleddin Hoca ise CHP'nin aksi yöndeki olanca gayretine rağmen (!) değerinden bir şey kaybetmiş değildir bana göre, bu zorlu ve netameli işlerin onun gibi ilim adamlarına uygun olmadığını anlamış olarak, kendi bilgi+ilgi alanlarına yeni ve faydalı tohumlar "ekmek için" kısa süre içinde asli çalışmalarına geri dönecektir zannediyorum, çünkü herkesin arenası kendine göredir. En azından Türkiye'nin tamamı olmasa bile hiç azımsanmayacak bir kısmı "Ekmeleddin" ismini doğru telafuz etmeyi öğrenmiştir ve bu da bir şeydir, hiç yoktan iyidir. Zaman görmemiz gereken her ne varsa, iyi ya da kötü, zaten gösterecektir, telaşa, paniğe, öfkeye, türlü bahaneye falan hacet yoktur yani. Söylenmesi gereken gayet kısa ve nettir: "Hayırlısı OLsun..." O kadar.

Hiç yorum yok: