2 Aralık 2011 Cuma

Çok farklı...








William Shakespeare'ın çok tanıdık oyunu ''Romeo ile Juliet''in imkânsız bir aşkın hazin hikâyesi olduğunu bilmeyen yoktur sanırım. Birbirine düşman iki ailenin çocukları olan Romeo ve Juliet aşka düşünce ortalık fena karışır, aileler birbirine girer, neticede her iki aşık da ölür ve ancak öyle kavuşabilirler, olay Verona'da geçer falan... Ancak; İzmir Devlet Tiyatrosu'nda bu sezon Malcolm Keith Kay tarafından sahneye konan ''Romeo ile Juliet'' izleyeni irkiltecek kadar farklı, hakikaten çok farklı...


Değerli dostum Gürol Tonbul'un da önemli rollerinden birini üstlendiği bu oyunu nihayet izlemeye gidebildik. Daha evvel ''Gecenin İçinden'' programında başrol oyuncuları ile röportaj yapmıştım ve karşıma hayli farklı bir yorum çıkacağını biliyordum ama, gene de izlemek bambaşka tabii. Malcolm Keith Kay tamamen farklı bir dekor, kostüm ve reji ile yorumlamış bu Shakespeare klasiğini, baştan sona ciddî bir aksiyon içinde buluyorsunuz kendinizi. Meselâ; Juliet'in aşığı ile konuştuğu o meşhur çiçekli balkon bu oyunda çelik bir kafes olarak çıkıyor karşınıza, orasından burasından kalın zincirler sarkıyor. Savaş Çevirel'in tasarladığı dekor sürekli inip kalkan geniş platformlardan oluşmuş, ses, ışık ve başka görsel efektler ile desteklenmiş, oldukça etkileyici buldum. Düello ve kavga sahnelerini izleyince, sevgili Gürol'un sürekli konuk olduğu hemen her Gecenin İçinden'e neden ufak tefek yaralarla geldiğini daha iyi anladım! Hakiki kılıçlarla alenen birbirlerine giriyorlar çünkü. Oyunun metni elbette aynı ama yönetmenin yorumlayış biçimi oyunun klasik kalıbını çatır çatır yıkmış, geçmiş denebilir. 


Üzüldüğüm tek nokta; bu kadar emek ve masrafla hazırlanmış olan bu modern dekorun sahnenin darlığı nedeni ile zorlanıyor olması idi, ayrıca oyunun görsel etkisine çok şey katan dumanlar gene salon ve sahne küçüklüğü sebebi ile zaman zaman seyirciyi öksürtüyor, göz yaşartıyordu. Derinliği çok daha fazla bir sahnede, şöyle geniş geniş oynanması gereken bir oyun bu. Ancak İzmir'de buna imkân verecek bir sahne ne yazık ki halen yok. Bunu sevgili Gürol Tonbul ile de hep konuşuruz zaten. Funda Çebi Bozdoğan'ın kostüm tasarımlarını sevdim, yönetmenin farklı yorumuna yakışmış. Bazı oyuncuların sesleri zayıf kalıyor ve replikler gürültülü efektte boğuluyordu. Bunun dışında herşey yolunda idi. Mercutio rolünün üstesinden başarı ile gelen sevgili Gürol'u oyun sonrası kuliste tebrik etmek ise ayrı bir keyif oldu bizim için:) Oyun bir süre daha Karşıyaka Ragıp Haykır Sahnesi'nde devam edecek, imkânınız olur ve çok farklı bir Romeo ile Juliet izlemek isterseniz gidin derim. Emin olun, televizyonda sizlere kakalanan o birbirinin karbon kopyası, pekçok aptal diziden daha çok şey katacaktır kültürünüze. Bu oyuna emek veren herkese ve bütün popüler kültür dayatmalarına karşı halen ayakta olan Devlet Tiyatroları'na teşekkür ile...

Hiç yorum yok: