14 Mayıs 2011 Cumartesi

Meğer mutfak bir masalmış...

''Mutfaklarınızın kimliğini koruyun, ait olduğunuz kültürlerin, şehirlerin rengini, tadını, kokusunu muhafaza edin, çocuklarınıza öğretin...'' diyor değerli yazar/hoş kadın Ayşe Kilimci ''Meğer Mutfak Bir Masalmış'' adlı kitabında. Geçenlerde ''Gecenin İçinden'' programında konuğum oldu, bana ''işte kadın gibi bir kadın be yâhû!'' dedirten, birikimi, bunu yansıtış biçimi ve zarafeti ile kendine hayran bırakan kadınlardandı. Yutarcasına okudum kitabını, içinde vakit geçirmeyi ötedenberi sevdiğim ''mutfak'' kavramına hakikaten çok şey kattı. Bazen eski ve artık kaybolmuş kokuları getirdi burnumun ucuna, bazen çok tanıdık lezzetlerle damağımı şenlendirdi, hani derler ya; ''yemiş-içmiş kadar oldum ve ruhumla doydum'' sayesinde:) Türlü kültürün peşine takılıp bugünlere gelmiş onlarca leziz yemeğin sıralandığı bir sofrada muhabbet etmek gibiydi onunla röportaj yapmak, hakikaten çok keyifliydi...

''Mutfakta kenetlenin aileniz ve dostlarınızla'' diyor gene bu güzel kitapta sevgili Ayşe Kilimci, ''hem size birşey söyleyeyim mi?'' diye devam ediyor: ''Oğullarınızı, kocalarınızı, sevdiğiniz adamları da mutfağın vazgeçilmezi yapın. Ki; mutfak safalarınız sürgit olsun, yeni zamanların hoşluk ve kolaylıklarıyla kucaklaştığının bir anlamı olsun. O erkeklerin de eli ekmeğe, bankoya, tencereye, çömçeye değsin ki, ileride onlardan sebep kadınlar da mutlu olabilsin. Kimliğinizi sahipsiz, sokaklarınızla evlerinizi kokusuz, mutfağınızı, sofranızı insansız bırakmayın, elbet ellerinizi de hünersiz... Ki; güzel olasınız.''

Gülümseyerek okudum bu kısmı, zihnimden rahmetli babam, sevgili kardeşim ve kimi tanış olduklarım gibi elini mutfaktan ıraksamayan, mutfakta, kadınlarının yanıbaşında olmayı, icabında önlük takıp ocak başına geçmeyi  ''kılıbıklık'' (yan gelip yatmak, herşeyi eksiksiz önüne istemek pek bi erkekliktir ya çoğuna göre, nah öyledir oysa!) saymayan güzel adamlar, Oya Kayacan gibi mutfağın ve mutfakta olmanın şiirini yazan, aklı elinin hünerini+bilinenin sınırını durmadan zorlayan lezzet kâşifi kadınlar, mutfağın darmaduman olmasının değil, orada paylaşılan ve üretilenlerin çok daha önemli olduğunu kavramış, mutfağını ve buna dair bildiklerini sevdiklerine korkmadan, sakınmadan açmış ananeler, nineler, teyzeler gelip geçti:) İzlediğim bol baharatlı, tencere-tavalı, bulaşıklı, sarmısak ve yağ kokulu, mutfaklı filmleri, internetsiz zamanların eski mutfaklarında, bir köşecikte duran yemek lekeli, kenarları kıvrık, emekle hırpalanmış yemek kitaplarını, sararmış tarif defterlerini yeniden hatırladım. Hoş kadın Ayşe Kilimci'ye bütün bu hatırlattıkları için teşekkür ettim veee... Evet, bildiniz, ben de bu yazıyı mutfakta yazdım:)      

Hiç yorum yok: