11 Eylül 2010 Cumartesi

Ferah...

''şimdi bir kadın ve bir limon ağacının dalları,
şimdi bir kedinin oyunları ve bir sürü insan sıcaklığı...''

demiş ya şiirinde Murat Kayalı, ''limon''un sadece adı bile içimi ferahlatmaya yetiyor diye düşünüyorum. Ömrümün elkitabında önemli fasıllar oluşturmuş dostlarla limon ferahlığında birşeyler yerken ''iyi'' şeylerden bahsetmeyi, çayı, kahveyi bu bahislere ortak etmeyi ve birlikte gülümsemeyi seviyorum:) Tıpkı sıcak günlerde buzdolabından çıkarılıp avuçlara serpilen  limon kolonyası gibi. Evet, aynen öyle. Serin, ferah ve iyi...

2 yorum:

Baturhan dedi ki...

..ve kedilerin ortalıkta güven içinde koşuşturdukları bahçelerde içinde nane yaprakları ve buz küpleriyle servis edilen serin limonataları...

Handan Demiralp dedi ki...

...ve hastane odası komodinlerinin üzerinde, her getirilenle bir daha çoğalan Eyüp Sabri Tuncer limon kolonyası şişeleri...ve dahî; çayın içinde gülümseyen yarımay gibi limon dilimleri... Ya bazı salatalarımın üzerine rendelediğim limonun tazecik kabuğundan yükselen koku? Mikrodalga fırının üzerinde demlenmeye bıraktığım yeşil limoncuklar? Serin serin kaşıklanan limonlu sorbenin eşsiz ekşi tadı? Ne çok şey var limona dair hatırlanacak ve söylenecek değil mi Batos? Senin hatırlattığın limonata belki de en güzeli ama. Sevgiyle, daima...