19 Temmuz 2010 Pazartesi

Su gibi aziz...

Yaz mevsiminin belki de en civcivli günlerindeyiz, ülke genelinde havalar çok sıcak. Aslında her zaman öyle ama, bilhassa şu sıralarda tüm canlıların en öncelikli ve temel ihtiyacı ''su''. Şu çok sıcak yaz günlerinde suyun bizler için ne denli önemli olduğunu belki çok daha iyi anlıyor ve çeşmemizden akan temiz su için sık sık şükrediyoruz. Diğer mevsimlere oranlandığında, günlük su tüketimimizin hayli artmış olduğu da bir gerçek. Yeri geliyor günde birkaç defa duş alıyoruz, elimizi-yüzümüzü çok daha sık yıkama ihtiyacı hissediyoruz. Çamaşırlarımız terle çabucak kirleniyor ve daha sık yıkamamız gerekiyor. Bahçelerimizin, bitkilerimizin şu mevsimde suya daha çok ihtiyacı var çünkü buharlaşma oranı gayet yüksek. İçtiğimiz su miktarında da artış sözkonusu zira terleyerek normalden çok su kaybediyoruz. Buz tüketimimiz ha kezâ öyle. Özetle; ''su'' şu sıralar hayatımızın en olmazsa olmazı...

Biz insanlar temiz içme ve kullanma suyuna kolayca ulaşabiliyoruz ki; bu bana göre en büyük şükür vesilesi. Peki ya diğer canlı türleri? Onların belki kullanma suyuna ihtiyaçları yok ama, içme suyu hayatta kalabilmeleri için elbette en öncelikli ihtiyaçları. Ellerini uzatıp açabilecekleri, ağızlarını dayayıp kana kana su içebilecekleri temiz su akan çeşmeleri yok onların. Sokaklarda hayatta kalma mücadelesi veren canlar için bu mevsimin de zorlukları var ve en büyük zorluk da susuzluk. Hâlbûki çözümü çok basit, kolayca ulaşılabilecek kullanılmış plastik dondurma ya da yoğurt kaplarının içine doldurulacak şebeke suyu belli noktalara bırakılacak, o kadar. Arada kontrol edilecek, tükenmiş su tazelenecek. Garibanlar güneşin altında kaynamış, yosunlanmış, bayat suya bile razı zaten ama arada o kirli kapları değiştirmek o kadar da zor bir şey değil. Benim gibi yanında bu iş için doldurulmuş su şişeleri taşıyanlar, sokakta gördükleri boş kapları kolayca takviye edebilirler, ek bir zahmet gerektirmiyor yani. Köşelere, balkon altlarına, bahçe kıyılarına yerleştirilmiş bu su kaplarını (niçin orada olduklarını bildikleri halde!) alıp atanlara, kapıcılara buyruk verip kaldırtanlara (hani kimileri alt tarafı dandik bir apartman ya da site yöneticiliğini ülke yönetimi falan gibi algılayıp kendilerini devlet başkanı, kral ya da kraliçe olmuş zanneder ya, bu gibi yetki arsızlarının ilk hedefi de genellikle sokak hayvancıkları olur, tecrübe ile sabit ve de malûmdur!), tekmeleyip yuvarlayanlara ise tek bir sözüm var: ''Dilerim Allah sizleri de kavurucu sıcakta susuz kalmanın nasıl birşey olduğunu yaşatarak terbiye etsin, diliniz damağınıza yapışsın, bir yudum suya muhtaç olmanın nasıl birşey olduğu oruç harici de kafanıza dank etsin, o vakit bakalım aynı şeyi aynı kolaylıkla yapabilecek misiniz bayanlar, baylar!..'' Haydi bakalım, şimdi herkes alsın eline kaplarını, doldursun içine temiz suyu, koysun uygun köşelere, sokak canları içip susuzluklarını giderdikçe su gibi aziz olsun bu sıcaklarda onları da düşünen iyi insanlar. O iyi insanların içtiği her yudum su onlara helâl olsun, bedenlerine şifa olsun, kevser olsun, bal-şerbet olsun...  

7 yorum:

Hasan dedi ki...

Ablacım merhaba, yazılarınızı biliyorsunuz takip ediyor ve yorum yapmak istiyorum. çünkü bahsettiğiniz ve paylaştığınız konular toplumu ilgilendiren, hayatın yaşamın içinden olan ve dikkat isteyen konulara kendi yorumunuzu da katarak yazıyı daha güzel ve dikkat çekici hale getiriyorsunuz, bunun için kendi adıma size çok teşekkür ederim, söylediklerinize sonuna kadar katıldığımı bilmenizi ayrıca söyladiğiniz gibi bir kap alıp sitenin önüne bırakacam ve size bıraktığıma dair rapor verecem,çünkü önemli ve örnek bir davranış,bunu yapmaya sizin vesile olmanız benim için çok değerli, ablacım tekrar çok teşekkürler, sevgiler:))

Handan Demiralp dedi ki...

Teşekkürler... Bu vaziyetin aslında hayvan sevmekle-sevmemekle falan da bir alâkası yok, hep böyle değerlendirilir ama aslı yoktur. Bir canlının su ihtiyacını düşünmeniz için illâ onu çok sevmeniz gerekmez. Yaşayan her organizmanın temel ihtiyacıdır su ve olmadığı yerde hayat olmaz. Dolayısı ile sokak canlılarından bir kap suyu esirgeyenler hemen ''ben hiç hayvan sevmem, bana ne ayol'' gömleğini giyinmesinler, kimse bunlardan besleme odaklarına her gün biftek, pirzola bırakmasını beklemiyor, o noktalara düzenli yiyecek bırakan insanlar zaten var, sadece ''su'', bir kap ''su'', o kadar. Atmayın şu su kaplarını, çöp, pislik değil onlar, kendi pisliğinize bakın evvelâ ey insanlar! Duyarlılığınıza binlerce teşekkür, sağolun Hasan Bey...

handan dedi ki...

Dünyada, ülkemizde olan biten hiç bir pisliği, kokuşmuşluğu görmeyip de çaresiz hayvanlar için bırakılmış bir kaç kabı pislik olarak değerlendirenler için yazdığınız tüm ilenmelere benden de kocaman bir AMİN!
Koyduğumuz kapların üst kısımlarına minicik bir delik açıp, plastik kablo kelepçeleriyle bağlıyorum ben, böylece kaldırmak isteyen için caydırıcı oluyor..Teşekkürler ve sevgiler...

Handan Demiralp dedi ki...

Harikasınız değerli adaşım, hayvanların su kaplarına düşman olan zevzekler için en azından uğraştırıcı bir usûl bu. Başka işleri-güçleri olmayan, hayatlarına herhangi bir anlam yükleyememiş şahıslar genellikle hayvancıklara sarar, çünkü onlar daima en kolay hedef ve her tür sıradan insanî ezberin (hijyen, çocuklar korkuyor, sayıları çok, hastalık ve mikrop saçıyorlar, gözlerinin üstünde kaşları da var vb.gibi!)kolayca yönlendirilebileceği kimsiz-kimsesizlerdir. Ama bu numaraları herkes yemez, orası ayrı! Gönülden teşekkür ve çok sevgimle...

Hasan dedi ki...

Ablacım merhaba, size söz verdiğim gibi, Silivri'de kaldığım sitenin önüne su şişelerine suları doldurup kat girişin yanındaki çimenliklere kimsenin gidip karışamayacağı yerlere bıraktım, inşaallah ihtiyacı olan canlı dostlarımız faydalanırlar da bizde de sizin sayenizde çok önemli ve bir o kadar da ihmal edilen bir konuyu kavramış oluruz, ben tekrar bu hassas konuyu paylaştığınız için çok teşekkür ediyorum size, bu arada şuan TRT FM'de canlı yayında GECEDEN SABAHA programındasınız keyifle dinliyorum, sizlere kolaylıklar diliyor, iyi yayınlar dilemek istiyorum, sevgi ve selamlarımla..

Hasan dedi ki...

Ablacım merhaba, size söz verdiğim gibi, Silivri'de kaldığım sitenin önüne su şişelerine suları doldurup kat girişin yanındaki çimenliklere kimsenin gidip karışamayacağı yerlere bıraktım, inşaallah ihtiyacı olan canlı dostlarımız faydalanırlar da bizde de sizin sayenizde çok önemli ve bir o kadar da ihmal edilen bir konuyu kavramış oluruz, ben tekrar bu hassas konuyu paylaştığınız için çok teşekkür ediyorum size, bu arada şuan TRT FM'de canlı yayında GECEDEN SABAHA programındasınız keyifle dinliyorum, sizlere kolaylıklar diliyor, iyi yayınlar dilemek istiyorum, sevgi ve selamlarımla..

Handan Demiralp dedi ki...

Tebrik ediyorum sizi değerli Hasan Bey; umarım etrafınızdaki kişilere de olumlu örnek teşkil eder bu davranışınız. Selâm ve iyi dileklerle, sağolun...