26 Temmuz 2010 Pazartesi

Peki:)

Şehir İzmir, ilçe Karşıyaka, semt Bostanlı, Demirköprü civarında bir ara sokakta, eski bir apartmanın bahçe kapısı önündeki karton levha bu, bugün işten dönerken rastladım ve önünde durup epeyce güldüm:) Yazım hatasını bir kenara bırakalım, ifadeyi ise düşünelim derim. Başta ve sondaki küçük fontlarla yazılmış ''lûtfen'' konuya bir ölçüde nezaket katıyor katmasına da; kedi ve köpekleri bahçeye kaka yapmaktan alıkoyacak şey ne oluyor burada, ben onu anlayabilmiş değilim? ''Yapamaz'' deyip, sonuna da ünlem işareti koyunca bunu okuyan kedi ve köpekler ''haaa, buraya kaka yapamazmışız arkadaş, adam yazmış bak, gidip başka yerde görelim doğal ihtiyacımızı'' mı diyecek, bu levhayı gördüklerinde bahçeye girmeyip yollarına devam mı edecek, yoksa benim aklıma gelmeyen başka bir durum mu olacak, doğrusu ben işin içinden çıkamadım. Belki siz çıkabilirsiniz diye de derhal bu fotoğrafı çekip burada yayınladım. Sokak kedisi ve köpekleriyle ''lûtfen'' kullanarak, gayet nazik iletişim sağlamaya çalışan bu şahsı kutlarım kutlamasına da? Bu ifade kendisinin derdine derman olabilir mi, işte o konuda hayli kuşkuluyum:) Güzel ülkemin güzel insanının kendine özgü güzelliklerinden biri mi desek acaba? Enteresan milletiz vesselâm:) Herkese hayırlı kandiller, ben kandil lokması yemeye çıkıyorum. Kimbilir, belki o arada bu vaziyete de geçerli  bir açıklama bulurum:)

8 yorum:

Hasan dedi ki...

Ablacım merhaba, öncelikle geçmiş kandilinizi kutlamak istiyorum, hayırlara vesile olması dileğiyle, çektiğiniz ve paylaştığınız fotoğraf için siz zaten durumu özetlemişsiniz, güzel ülkemin güzel insanının kendine özgü güzelliklerinden biri olsa gerek, bu tip güzellikleri paylaştığınız için size ayrıca çok teşekkür ediyorum, selam ve sevgiyle..

Handan Demiralp dedi ki...

Teşekkürler Hasan Bey. Bu vaziyet görünüşte eğlenceli ve komik olsa da, aslında acı bir gerçeği yansıtıyor. İnsanın kuşatması altındaki şehirlerde başka canlı türlerine yer kalmayışını, onların varlığına tahammülün giderek azalmakta, hâttâ bitmek üzere olduğunu, bu hain işgalin boyutları genişleyip insan denen canavar daha fazla mülkiyet, daha çok rant peşinde, tabiatla arasında kalmış olan o son zayıf bağları da kopardıkça herşeyin daha da korkunçlaşacağını işaret ediyor. Hani güleriz hüngür hüngür ağlanacak halimize vaziyeti, neresinden tutsak orasından elimizde kalacak bir sakat zihniyet, hep aynı berbat ezber!Umarım farkındalıklar çoğalır artık, umarım, umarım, umarım. (Bu arada; evet, geçen Cuma gecesi yayında kesilme oldu sizin de farketmiş olduğunuz gibi, teknik bir problemdi, size e-posta yazmaya zaman bulamadım, kusura bakmayın.) Sevgiler...

Hasan dedi ki...

Rica ederim, Ablacım biliyordum teknik bir problem olduğunu, ayrıca unutmayıp bu konu hakkında cevap yazma inceliğini gösterdiğiniz için çok teşeekkür ederim size, Sevgiler...

Oya Kayacan dedi ki...

Hayvancıklara yazılı bildirmeseler de, bana sözlü dilekçe veren mahalle sakinim var bir tane. Kediler bahçesine giriyorlarmış. "Damınızdan da kuşlar geçiyor," dedim geçen gün. Gidip plazalarda oturup kalksınlar be yah, burası mahalle. Kedisiyle köpeğiyle bir bütün. Öptüm seni Handan'cığım.

Handan Demiralp dedi ki...

Yok Oya'cığım, o mahalle dediğin kavram artık gayet banal bulunuyor, ne o öyle kediyle, köpekle, kuşla, böcekle bir arada, biz dedelerimiz tarafından ''plaza'' soylu insanlarız zaten, oralarda doğduk, oralarda büyüdük! Kapısı güvenlikli, yüzme havuzlu, Avrupa özentili uyduruk isimler verilmiş ''moderen'' sitelerde kesildi göbeğimiz! Öyle mahalle aralarında, kedilere-kopeklere, kuşlara yiyecek ve su veren, onlarla bir arada yaşayabilen insanların şehirlerde ne işi var, toplasınlar çıkınlarını, dağbaşlarına, köylere falan gitsinler, değil mi ama?!! Hem ''bahçe'' dediğin çimlerine basılmayan, üzerinden hiçbir hayvanat geçmeyen, steril ve dokunulmaz olmalı, hâttâ mümkünse sadece gözle bakılmalı bahçelere, etrafından dolaşılıp geçilmeli falan! Ama o ''moderen'' site ve plaza ahalisinin temizlik ve hijyen anlayışı da başka açılardan kabak gibi ortadaymış, kime ne, değil mi efendim? Yeter ki hayvanattan arıtalım çevremizi! Ben de seni ve sana ait olanları teker teker kucaklayıp öpüyorum, sevgimizle...

Baturhan dedi ki...

İzmir'li efendi işte.. Kibar kibar yazmış, daha ne istiyorsunuz anlamadım ki..
Milliyet Gazetesi Kardelen projesinden sonra kedilerle köpekleride okula gönderecekler, bekleyiniz..Az sonra..

Baturhan dedi ki...

İzmir'li efendi işte.. Kibar kibar yazmış, daha ne istiyorsunuz anlamadım ki..
Milliyet Gazetesi Kardelen projesinden sonra kedilerle köpekleride okula gönderecekler, bekleyiniz..Az sonra..

Handan Demiralp dedi ki...

Haklısın Batos; bu uygulamanın bir sonraki adımı artık o olsa gerektir. Evvelâ okuma-yazma, sonra temel görgü kuralları, adab-ı muaşeret malûmatı, nereye edilir, nereye edilmez, nereye girilir, nereye girilmez falan... Sonra burs sınavları da açar bu kafa muhtemelen, yurtdışında kariyer imkânı vb., hâlbuki biz onu seneler önce yaptıydık Ankara'lı bir köpecik, Ares oğlan için, bilmezler. Sokaktan alınıp Hollanda kraliyet çalışanı olduydu neticede, al sana bal gibi kariyer, di mi ama? :) He he, parlak bir gelecek daima çok çalışanın elinde elbette. Sevgiyle, sevgimizle...