25 Temmuz 2013 Perşembe

Çav bella çav :)


Daha önce bildiğim bir şey değildi siren çala çala ilerleyen ve trafikte yol almaya çalışan bir ambulansın içinde olmak, yani sedyede yatanın gözünden dışarının nasıl göründüğünü falan hiç düşünmemiştim açıkçası... Bundan üç ay önce bunu bizzat deneyimledim ve artık nasıl bir şey olduğunu biliyorum. Şimdi artık bir ambulans sireni duyduğumda o deneyime, o ana dönerek içindeki hastanın bir an önce şifaya ulaşmasını çok daha derinden ve farkında OLarak diliyorum. Hayat böyle, parçası yaparak öğretiyor bize durumları, kavramları, acıları, hazları...

Zihin gevezedir. Kendimizi bildiğimiz, kendimizin farkına vardığımız bilinç noktasından başlayarak taa ölünceye kadar durmadan konuşur, o çok tanıdık iç diyalog öldüğümüz an sona erecek mi, aslında onu da bilemiyoruz tabii. Gene deneyimlemiz gerekecek bilmemiz için. O geveze zihnin sonu gelmeyen vırvırının kesildiği bir durum daha vardır, o narkozdur... Anestezi altındayken siyah, beyaz, gri, belli-belirsiz, flu, varla yok arası, azıcık, biraz, kısmen falan yoktur, orası direkt ''HİÇ''liktir. Damarınızı hayli yakarak ilerleyen anestezik madde geçtiği yerleri hiçliğe boyar ve kepenkler yavaş yavaş değil, birden ve gümmm diye iner. O noktadan sonrasını tanımlayacak en ufak bir zihinsel veri, bilgi kırıntısı, bir ipucu, bir işaret yoktur artık,  dedim ya, orası HİÇliktir. Zihin trafiği yoğun insanlar için bu muazzam bir dinlenme deneyimidir öte yandan, çoğu kişiye korkutucu geliyor olabilir ama gerçekten bir dinlenmedir bu, eşsizdir...

Şimdi ben, geveze zihnimin ağzına elimin tersiyle bir tokat çakıp onu susturmaya ve hep çok sevdiğim o derin HİÇlikte bir müddet dinlenmeye gidiyorum. Kısmetse gene görüşürüz, değilse? Vayy, bu çok heyecanlı yepyeni bir hikaye demektir ve o zaman da siz hiç umurumda olmazsınız  ihtimal:) E hadi o zaman herkese benden çav bella çav...

Hiç yorum yok: