14 Şubat 2012 Salı

Kalpten şeker/Şekerden kalp ve...

Bu kalp şeklindeki kırmızı şeker artık yok, yani aslında var da bu formda değil, çünkü fotoğrafı çektikten sonra onu yedim ben:) Sevgili dost Gürol Tonbul, geçen Pazar'lardan birindeki geç kahvaltı buluşmamıza gelirken herkese birer adet almış bunlardan, gülümseyerek dağıttıydı sağolsun. Bir türlü sıra getirememiştim şöyle keyifle yemeye, bu akşam çantamın cebinden burnunu uzatıverince elime, daha fazla beklemesin, varlığıma sevgiyle katılsın artık dedim ve afiyetle yedim, sonra da üstüne ''ohh, afiyet-şeker olsun...'' dedim :)

Kitabın yazarı ise geçen Pazar gecesi, ''Gecenin İçinden'' programının konuklarından biriydi. Aslında bir psikiatri doçenti kendisi, uzmanlık alanı da ''şizofreni''... Bu; yazdığı kitaplardan sadece biri, sohbetimizde söyledi de öğrendim, İzmir'de gerçekten yaşanan ve sonu hazin biten bir aşk hikâyesini romanlaştırmış meğer. Kitap arkasından bir bölüm:

''Şiddetli arzunun ve onunla başedememenin verdiği çaresizliğin elinde kıvranıyorum. Devam etmeyi ve vazgeçmeyi aynı anda karşı konulmaz güçle isteyen ruhun, bedene yaptığı işkence bu. Beynimde, karnımda, kollarımda ya da bacaklarımda hissettiğim, yerini belirleyemediğim, varla yok arası, buna karşın yine de dayanılmayacak kadar şiddetli bir acı...''

Aşk romanlarını aslında pek sevmem, ancak bu olağandışı bir aşk romanı hakikaten. Üstelik yazarıyla da tanışma ve uzun uzun konuşma imkânım oldu. Gerçekten yaşanmış bir hikâye olduğunu öğrenince, masanın üzerinde öylece duran kitabı alıp çantama atmakta tereddüt etmedim doğrusu. Öyle sular-seller gibi akan bir roman değil, beklenmedik, apansız ve kaçınılması imkânsız bir aşkın tarafları üzerinden okura da yansıtıyor o aşk bunaltısını, siz de kendinizi hayli çaresiz hissediyorsunuz, içiniz daralıyor çoğu yerde... Heyecanlanıyorsunuz bazen, bazen kızıp öfkeleniyorsunuz, yargılayıp sorguluyorsunuz falan, ama sonra sakinleştirip durultuyor sizi Levent Mete. Henüz bitirmedim ama bu gece artık biter herhalde. Kapağını kapatıp kitap ayracını başka bir kitabın ilk sayfasına koyarken ''vay be...'' derim ihtimâl, uzanıp okuma lâmbasını kapatırım aklımda aşka dair türlü sorular ve artık kanıma karışmış olan kalp şeklindeki şekerin kırmızı rengiyle. Teşekkürler sevgili Levent Mete...


Haaa, bir de; yeni yaşını kutlarım canım anneciğim, kalbimin en şekerli yeriyle:) Aşağıdaki de güzel bir dilek, sevgili Özlem Hatipoğlu'na da şükran bu vesileyle...




Özlem Ruhsal Şifa Hatipoğlu14 Şubat 10:09
Bir tek kişiye yapışıp ondan bir sürü beklentiye girmek yerine tüm beklentilerinizden kurtulmanızı ve önce kendinizden başlayarak yaratılmış her şeyi sonsuz bir sevgi ile sevebilmenizi diliyorum... 

Hiç yorum yok: