13 Ekim 2013 Pazar

''Ada'' masaldır...


''Ada'' masaldır... Sizi ''evvelzaman''dan  alıp bambaşka bir zamana götüren, orada misafir eden bir masal. Hem ayıran, hem de birleştirendir ''ada''; sizi karşı kıyıya götürecek tekneye bindiğinizde ''anakara''dan ve ona dair herşeyden ayrılırken, aynı zamanda çok eski bir denizle birleşirsiniz zira... O ''evvelzaman''larda, bu turkuaz suların hakimiyeti için büyük deniz savaşlarına şahitlik etmiş adada şimdi artık sükûnet vardır, mevsim kuşları ve böceklerinin sesine ötelerden birkaç balıkçı motorunun patpatı karışabilir belki sadece, o kadar. Ve sonra tekne iskeleye yanaşır ve ''Kalem Adası'' hikâyesine yeni masal kahramanları eklemek üzere sizi karşılar. Ayak bastığınızda oraya aitsinizdir artık, bizzat kendi masalınız başlar...
Masallardaki adalarda korsanlar olur, ıssızlığa düşmüş insanlar olur, dünyayı o adadan ibaret sanan vahşî yerliler olur ya hep; ''Kalem Adası''nda bir parçası olacağınız masal bunlar gibi değildir, çok farklıdır. Burada, eski taşlardan yapılma yollarda yürürken dalından düşmüş zeytin taneleri yuvarlanacaktır önünüzden. Ege'nin cümle ağacı, bitkisi, çiçeği selâmlayacak ve yol verecektir size. Dalların arasında saklanan kuşlar kendi lisanlarınca ''hoşgeldin'' diyecektir. Ve hangi tarafına gidersiniz gidin, neresinde durursanız durun, önünüzü o çok eski turkuaz deniz kesecektir, zaten ''ada'' en çok da bu değil midir?..
 ''Kalem Adası'' da her ada gibi sizi keşfe yöneltir, içinizdeki merakı kışkırtır. İster yürüyerek keşfedersiniz onu, ister toprağa oturup gözlerinizi kapatarak, ya da isterseniz suya katarsınız varlığınızı, onunla bir olursunuz, hiç farketmez. Daha evvel bilmediğiniz, tanımadığınız şeyler keşfedeceğiniz kesindir. Belki içinizdeki huzurlu odayı buluverirsiniz, belki nefesiniz her zamankinden daha çok ferahlatıp genişletir göğsünüzü, zihninizin bütün karmaşasını suya bırakır, denizin tuzunda yıkayıp tertemiz edersiniz yorgun düşüncelerinizi, sonra da ''ada''nın rûzgârına asıp kurutur, yeniden doğmuş gibi hafiflersiniz, belki ağrılarınız-sızılarınız bile terkeder sizi, belli mi olur?..
''Kalem Adası'' siz sorarsanız konuşur, anlatır çok eski hikâyesini. Siz sormazsanız o da yormaz sizi, sessizce izler üzerindeki serüveninizi. Kaçmak isteyeni alıp kaçırır, saklanmak isteyeni saklar bir köşesinde, susmak isteyene hürmet eder ve susturur tüm sesleri, anlatmak isteyeni dinler, şarkı söylemek isteyene ise tüm sesleriyle eşlik eder. Geceleri ışık isterseniz gökyüzündeki yıldızları tek tek yakar sizin için, karanlıksa arzunuz gümüş ayı bulutların ardına saklar. İsteyene rûzgârla karışık yağmur, isteyene ışıltılı güneş sunar. Zamanı, mevsimi ve hikâyeyi siz seçersiniz. Unutmayın, bu sizin masalınız, burada herşey sadece sizin için ve siz öyle istediğiniz için var...
 Buradan geldiğiniz gibi gitmeyeceğiniz kesindir. ''Anakara''ya dönmek üzere tekneye bindiğinizde artık hiçbirşey eskisi gibi değildir, ''ada''nın defterine kaydınız düşülmüştür bir kere, ne siz onu unutursunuz, ne de o sizi unutur artık, ''Kalem Adası'' hatıraları daima özenle saklar belleğinde, sizi tekrar gördüğünde hemen hatırlar. Bütün ezberlerinizi ardınızda bırakmışınızdır giderken, zira ''ada'' ezberleri bozar...

 ''Ada'' masaldır ve masallar siz ne kadar isterseniz o kadar uzar...

Ek ve de dip: Dikili'de, Bademli Köyü'nün hemen karşısında bulunan Kalem Adası'na, baba mirası bu adada hakikaten çok özenilmiş ve her detayı titizlikle tasarlanmış ''Oliviera Resort''u kuran-hayata katan-yaşatan sevgili Dartar ailesi fertlerine, tesisin çok alâkadar ve zarif personeline, adanın kuşlarına, çok eski zeytin ağaçlarına, börtü-böceğine, Ege denizinin adayı kucaklayan billûr sularına, içinden geçen gümüş sırtlı balıklara, kırmızı deniz yıldızlarına, yaldız kabuklu midyelerine, tam karşıdaki Midilli adasını seyrederek yudumladığım ada kahvelerine, gece yürüyüşlerimde saçlarımı sıyırıp geçerek benimle şakalaşan ada yarasalarına, ayaklarımın önünden teker-meker yuvarlanan zeytin tanelerine, muazzam bir ihtişamla doğan ve batan güneşe, ada rüzgârına, dört günlüğüne benim sevimli evim olan Begonvil dubleks odama, bilhassa sabah erken saatlerde eşsiz bir hazla yoga-meditasyon yaptığım ufak terasıma ve buraya dair herşeye teşekkür etmek isterim. Hayatımın en dinlendirici, en keyifli tatillerinden biriydi, gene geleceğim, tabii herkes gittikten sonra, her zamanki gibi:)

Kalem Adası'nda çektiğim diğer fotoğraflar için şuradan buyurabilirsiniz...

Hiç yorum yok: