13 Haziran 2014 Cuma

Sen benim gizli kuyumsun...


Akşamüstü aramış, ben duymamışım. Aramasını gördüğümde bu defa ben onu aradım, telefonu kapalıydı. Daha sonra telefonunun açık olduğuna dair mesaj geldi, yeniden aradım, meşguldü. Nihayet denkleştik de konuşabildik. Okurlardan, kitaplardan, ilişkilerden, aldığımız eğitimlerden, yogadan, Hindistan'dan ve daha ne çok şeyden konuştuk, her zamanki gibi birbirimizi tam olarak anlayabilmenin, o frekans uyumunun verdiği iştahla konuştuk...

Bir ara; ''biliyor musun Handan...'' dedi, ''sen benim başına koşup içine eğilerek (Midas'ın kulakları eşek kulaklarıııııı!) diye bağırdığım gizli kuyumsun, seninle konuşabildiğim şeyleri bir başkası ile asla konuşmadım ben şimdiye kadar...'' Bu değerli bir cümleydi, birkaç nefes durup içime bakmayı, bende yarattığı hisleri farketmeyi hak edecek özel bir cümle. Öyle de yaptım zaten, keyfini çıkardım bu cümlenin:) Herkes herkes için bu kadar özel olamayabilir elbette, bu ifadesi zor bir şey aslında ama, o her zamanki parıltılı zekası ile bir çırpıda bulup çıkartmıştı işte anlamı hayli güçlü olan bu cümleyi. O bir yazar, o zeki bir adam, o benim arkadaşım ve ben onu seviyorum, evet...

(Midas'ın Kulakları efsanesi için müracaat buraya lütfen...)

Hiç yorum yok: