1 Mart 2011 Salı

''Vardım Hint eline''/ Sıhhatler olsun...


Hindistan'a kadar gidip de meşhur ''Hint kınası'' muhabbetine girmemek olmazdı tabii, işte bizim Gülsün kız da avucunu açmış, dantel desenli kına yaktırıyor eline:)


Henüz yakılmış kına böyle görünüyor. Kuruduktan sonra bildiğimiz kına rengini alacak ve yakıldığı yerde ne yazık ki en fazla bir hafta kalacak...


Gülsün'ün kınalı avucunda gördüğünüz ise filizlenmiş soya fasulyesi oluyor. Bu filizler bilhassa biz vejetaryenler için çok kıymetli bir besin, zaten soya fasulyesinin kendisi de vejetaryenlerin can simidi gibidir ya... Çoğu vejetaryen kurallara göre beslenen Hintliler de gayet tabii olarak hakettiği değeri veriyorlar ''soya''ya...


Ve gelelim ''ayurveda''ya... Kavramı henüz tanımayanlar şuraya bakıversin bir zahmet. Hindistan'ın Kerala bölgesinde, bilhassa okyanus yakınlarındaki Varkala'da bu ''ayurvedik'' uygulamaların yapıldığı merkezler çok yaygın. Dünyanın dört bir tarafından, özellikle de Avrupa'dan bunun için çok sayıda turist geliyor bu bölgeye. Ciddî para da bırakıyorlar elbette. Bu iş hem bir ''moda''ya dönüşmüş durumda, hem de bir tür ''sağlık turizmi''nden bahsetmek mümkün çünkü ''ayurveda'' pekçok farklı derde deva...

Bende zaten epeyce malzeme vardı bu konuda, bizimkiler de sağolsunlar bende olmayanları alıp gelmişler:) Ağrı giderici yağlar, balsamlar, bitki özleri, masaj ve aromaterapi için yoğun kokulu, kıvamlı, bir dolu şey bu ufak şişelerin, kutuların içinde, taaaa Hindistan'dan yola çıkıp geldi evimize. Bu vesile ile bir kez daha teşekkürler sevgili ''olay yeri inceleme ekibi''mize...

Gülsün ''namaste'' diyor, zira onların orada bulunduğu sırada, bir müddet sonra bölgeyi ziyaret edecek olan Dalailama'ya ''hoşgeldin'' diyen afişler asılmıştı. Kendisinin fikirlerine dair fikir edinmek isteyenler varsa buradan buyurabilir. Bu bilge Tibetli tarafımızdan sevilir ve takdir edilir...

Varkala'daki ''ayurveda tedavi merkezleri''nden birinde sıra bekleniyor çünkü birazdan öyle her zaman, her yerde yaptırılması mümkün olmayan, özel bir masaj yaptırılacak. Bizimkiler ''panchakarma'' adı verilen bu bütünsel arınma sisteminin içinden stres, zihin yorgunluğu ve gerginliği gideren ''dhara'' masajını seçmişler. Bu masajı yaptırmak isteyenler çırılçıplak soyunarak uzanıyor, yalnızca edep yerlerine ince bir tülbent örtü örtülüyor ve ardından ortalama 90 dakika kadar süren eşsiz bir deneyim başlıyor...

Gülsün ve Halûk bu masaj sırasında hissettiklerini ifade etmekte güçlük çektiler. Bilhassa bu masajın karakteristiği olan ve alın bölgesine yavaş yavaş akıtılan ılık aromaterapik yağın, sanki zihinde birikmiş bütün negatif kalıpları çözüp erittiğini ve bu masajdan sonra insanın adetâ yeniden doğmuş gibi olduğunu anlattılar. Tabii bu masajı yalnızca bir defa yaptırmak tedavinin bütünü için kafî değil, tam bir ''ayurvedik arınma'' için neredeyse bir aylık bir süre ayırmanız gerekiyor. Ayurveda otelleri ve merkezlerinde rahatsızlık türünüze göre farklı konaklama seçenekleri mevcut, çeşitli fiyatlardaki farklı paketlerden size en uygun olanını seçebiliyorsunuz. Daha evvel de belirttiğim gibi; Güney Hindistan bu işten ciddî gelir elde ediyor.

Varkala uzun plajıyla da ünlü ve buraya ayurveda tedavisi için gelen yabancı gezginler sahile inerken, bizim tatil bölgelerimizdekilere çok benzer görüntülerle karşılaşıyor. Çantalar, şapkalar, pareolar ve daha bin türlü hediyelik ıvır-zıvır yol kenarına kurulan basit tezgâhlarda pazarlanıyor. Muhtemelen kardeş olan bu Hintli çocuklar da kendi tezgâhlarının başında, işte böyle müşteri bekliyor...

Hindistan'da dolaşıp durduğumuz bu yazının sonunu da gene bir Hintli düşünce adamı getirsin diyor, sözü Osho'ya bırakıyorum efendim:

''İnanç kişiye has ve özel bir olgudur. Onun aşk gibi olması gerekiyor, o organize edilebilecek birşey değil. Gerçeği ve aşkı organize ettiğin an onları öldürürsün! Hayatın kendi başına bir anlamı yok. Hayat bir anlam yaratma fırsatıdır. Anlamın keşfedilmesi değil, yaratılması gerekir. Anlamı, ancak onu yaratırsan bulursun...''

Namaste, namaste, namaste:) Seviyorum ben bu adamı yâhû, 11 sene evvel ölmüş olmasından kime ne? Fikirleri ile halen yaşıyor işte...

Hiç yorum yok: