22 Kasım 2012 Perşembe

Kahvenizi nasıl isterdiniz?..


Uyuyanları ve halen kasıtlı şekilde uyutulmakta olanları uyandırma, mevcut ezbere düzenleri değiştirme ihtimâli öngörülen her kim ve ne varsa suçlanmış, kötülenmiş, saldırıya uğratılmış, tehdit edilmiş, yargılanmış ve bir şekilde ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır, bu hep böyle olmuştur ve insanlık tarihi buna dair sayısız örnekle doludur. Zira çoğu insanın belki de en büyük zaafı ''değişim'' korkusudur. En son ''Bulut Atlası'' ile karşımıza çıkan Wachowski kardeşlerin 2005 yılında yaptıkları bu film yani ''V for Vendetta'' da bu anlamda müthiş rahatsız edici bir film olsa gerektir diye düşünüyorum. İzlemiş olanlar sebebini bilir. Yoksa artık eskimiş bir film olduğunu mu düşünüyorsunuz? Yanılıyor olmayasınız? Bazı filmler hep yeni kalır, aradan değil 7, 77 yıl da geçse hiç eskimez, tekrar tekrar izlenebilir. Yeniden düşünün derim naçizane ve bu filmi arşivinize muhakkak ekleyin, dursun bir kenarda, hiç beklemediğiniz durumlar karşısında gücünüzü hatırlamak adına yeniden izlemeye ihtiyacınız olabilir meselâ...

Natalie Portman bu filmdeki rolü için sırma saçlarından vazgeçmiş ancak güzelliğinden pek de birşey kaybetmemiştir gördüğünüz gibi; çünkü güzellik dediğimiz o meşhur hikâye aslında fena halde görecelidir, bele kadar uzanan saçlardan, bir çift dolgun memeden, biçimli kalçalardan ibaret değildir. İçi sağlam bir şahsiyetle dolmadıkça da hakikâtte yalnızca ve kocaman bir ''hiç''tir...

''Ama bir fikre dokunamaz, tutamaz hâttâ öpemezsiniz. Fikirler kanamaz, acı çekmez ve sevmezler. Ve özlediğim şey bir fikir değil, bir adam. 5 Kasım’ı bana hatırlatan adam... Asla unutmayacağım adam...'' sözleriyle filmi başlatan da gene Portman'ın canlandırdığı karakter Evey'dir, bilhassa ezberlerini tek tek bozan ana kahraman V'nin sert ama çok etkili yöntemi sayesinde artık korkmamayı öğrendiği, yepyeni ve farklı biri OLduğu o terastaki yağmur sahnesinde harikadır, muhteşemdir...
 
Bu adamsa Wachowski'lerin en sevdiği aktörlerden biridir zaten, onların çektiği filmlerde farklı karakterlerle karşımıza çıkması bu yüzden kaçınılmazdır. Evet; Hugo Weaving, Matrix serisindeki 
berbat şahsiyet Ajan Smith olarak hatırladığınızı umuyorum onu, bu filmde yüzünü tek bir karede bile göstermeden oynamış ve herhalde yüzü hiç görünmediği halde, dünyada en fazla hayranı, fanatiği oluşmuş oyunculardan biri olmuştur. ''V for Vendetta''daki maskeli kahraman bizzat kendisidir. ''Bulut Atlası''na giderseniz onu gene göreceksiniz, hâttâ hem erkek, hem de kadın kimliğini başarıyla canlandırırken göreceksiniz, şaşırmayın diye baştan söylüyorum:) 

"Bu maskenin ardında etten fazlası var. Bu maskenin altında bir fikir var, ve fikirlere kurşun işlemez!.." Ana karakter V'nin filmin özetini çıkardığı cümledir bu, hani şu yürek soğutan, insana iyi gelen cümlelerden biri ancak; ''V for Vendetta''da buna benzer daha çok cümleye rastlarsınız, kitap gibi bir filmdir yani, oku oku bitmez, lezzeti, anlamı tükenmez. Meselâ:
''Hareketinizden suçlanacak biz değiliz... Bunu kanıtladınız... Bu yüzden kötülüğün üstüne şeker serpeceğiz...'' diyerek kötülerin hakkından gelmeye başlar V, ve gülümseyerek ekler: 
''Şiddet iyi yönde de kullanılabilir...''
Ama benim için filmin en vurucu cümlesi, maskeli kahraman V'nin hiç ummadığı halde aşık olduğu ve korkularıyla yüzleştirip ruhunu temizlediği Evey'e söylediği şu cümledir:

''Artık korkun kalmadı, özgürsün...''

Hazır muhteşem Wachowski'ler ''Bulut Atlası''yla tekrar gündemdeyken hatırlayayım ve hatırlatayım istedim. Ya birilerinin sizin bilmenizi istediği ve uygun gördüğü kadarıyla yetinir, fazlasına asla cesaret edemez ve dayatılan sistemlere ikna olmasanız da razı olursunuz, ya da korkularınızı, ezberlerinizi bir kenara bırakıp ''yeter be, artık korkutamıyorsunuz beni, çekilin yolumdan!..'' diyerek cesaretle kendi gerçekliğinizin peşine düşersiniz. Birincisi kolaydır, konforlu bir uyku biçimidir, ''çünkü herkes öyle yapıyor'' kandırmacasından beslenir, sizi garantili şekilde ''aynılaştırır'' ve sürüye dahil kılar, hep aynı çember içinde, sıradan biçimde yaşayıp sonunda da o ''herkes'' gibi ölürsünüz. İkincisi içinse aynı şeyleri söylemek sıkar biraz ama seçimler demiştik daha evvel hatırlarsanız, seçimleriniz geleceğinizi belirler, kaderinizi oluşturur ve kendi hikâyenizin kahramanı OLmak üzere uyanıp uyanmamak da tamamen sizin seçiminize bırakılmıştır. Bedelini göze almadan seçim yapılmaz. Zaten ''V for Vendetta''yı izledikten sonra düşüncelerinizde hiçbir değişiklik olmamışsa, izlemeden önceki sizle aynıysanız, boşverin derim, yormayın hiç o güzel kafanızı böyle mevzularla, bir bardak ılık süt için ve gidip yatın, yorganı başınıza çekin ve uykunuza kaldığınız yerden devam edin. Yok öyle değilse, o zaman ''günaydın, kendi gerçekliğinize hoşgeldiniz, kahvenizi nasıl isterdiniz?..'' :)

2 yorum:

mavi ada dedi ki...

Canlı, kuvvetli, aydınlık ve insana güç katan (hem de kara mizahlara düşmeden komik olabilen) o güzel yorumlarınızla siz tavsiye edersiniz de ben izlemez miyim "bulut atlası" nı.. Sevgiler ...

Handan Demiralp dedi ki...

Gönülden teşekkür ve sevgi benden size asıl, sağOLasınız, eminim çok şey çıkaracaksınız izleminizden. Keyifli ve faydalı OLsun, şükranlarımla...